Hakkımda

Fotoğrafım
Gülüyorum,ağlamamak için; aslında ağlamayıda beceremezdim. Gülmeyi de beceremiyorum ya,sadece kafamın içinde gülebiliyorum, oradada kahkahalarım gözyaşlarımdan bile daha acı...

1 Ekim 2012 Pazartesi

falan filan işte


karanlık yolda ilerliyordu.
elbette karanlık olacaktı, saat gece yarısını geçmişti.
hep geçer zaten.  geçen saatler tercih edilir.
neyse, cebinden sigarasını çıkardı ve yaktı. doğal olarak yakacak tabi ki, yoksa sigarasını niye çıkarsın. ama çakmağın alevi, karanlık sokağı aydınlattı.
abartıyorum tabi ki, yazarken abartmayı severim. kim inanır buna bilmiyorum ama küçücük çakmağın alevi sokağı aydınlatmaz. fantastik bir hikayede olabilir ama bu hikaye fantastik olmayacak. bu bir hikaye bile olmayacak. onu bunu geç bu saçmalamadan başka bir şey değil.
saçmalayasım geldi sadece.
karanlıkta sigarasını içe içe ilerliyordu.. bir yandan da rüzgar esiyordu çılgınlar gibi. saçlarını uçurmuyordu, çünkü kızın saçları kısaydı. kahkülleri dağılıyordu biraz, düzeltmekten sıkılmıştı, o sırada karar verdi daha da kısa kestirecekti saçlarını.
önümüz kış, kafa üşüyecek ama en azından dağılan saçlarla uğraşmayacaktı. şekil verme derdine olmayacaktı, oh yaa neden bunu daha öne düşünememişti.
sonra birden aklına geldi, ne işi vardı; rüzgarlı bir sonbahar gecesinde, sigarasını içerek neden dolaşıyordu? hatırlayamadı. durdu, etrafına bakındı. boştu sokak, sokaklar. kalbi gibi boş ve karanlıktı.
kalbim diye düşündü, yürümeye devam etti. en son ne zaman aşk kapısındaydı, bunu düşünerekten yürüdü. tekrar durdu. buldu.
aşk kapısını hiç çalmamıştı. zorla girilmeye çalışılmıştı belki.. ama yok hep bir aldanma halleri içerisindeydi. kızdı kendi, geri döndü ve geldiği yere gitmeye karar verdi.
tam burada bitirecekken bu saçmalığı karar değiştirdim. biraz fantastikleştirmek iyi olabilir.
sokağın başından bir ses duyuldu, sese doğru yol almaya başladı. yakınlaştıkça algıladı. bir baykuş sesiydi. pek severdi. boynundaki baykuş kolyesine dokundu ama kolye ucu yoktu. uçup gitmişti sanki. o an anladı ki harbiden uçup gitmişti. baykuşa yaklaştı ve kolyesinde ki gibi beyaz, sedef bir baykuş olduğunu gördü. öylece kalakaldı.
bu saçmalıkta burada bitti.