Hakkımda

Fotoğrafım
Gülüyorum,ağlamamak için; aslında ağlamayıda beceremezdim. Gülmeyi de beceremiyorum ya,sadece kafamın içinde gülebiliyorum, oradada kahkahalarım gözyaşlarımdan bile daha acı...

25 Şubat 2011 Cuma

aşk

her bitişte bir tövbeler olsun çeker yüreğimiz.. tabi tövbeler olsun... tanrı bizi zalimlerden korusun.. ama zaman geçer, yaralar iyileşir ve tekrar arasın o kalbini acıtacak insanı.. çünkü buna açız deli gibi.. sevmeye, sevilmeye açız deliler gibi...
aşk, ey aşk senin acıtmayanın var mıydı?! bence yok, aşk dediğin acıtmalı be adamı! kalbinin çarpıntısı seni rahatsız etmeli, bayıltıcak kıvama gelmeli...
ağlatmalı, zırlatmalı.. imkansız gibi görünmeli.. çünkü insan olan, elde etmeye görsün istediğini işte o anda başlar sıkılma faslı..
insan olmak hep elinde olmayanı istemektir... insan demek, acı çekmeyi sevmek demektir...
biz aşka aşığız.. bedenler gelip geçici, götürücü..
dünyaya geliş sebebimiz hep aramak ve aramaktayız bize çektirecek kişiyi ve çektireceklerimizi..
hayvan olmak isterdim.. ya da hep çocuk kalmak...
büyüdük...
tutkuya, aşka hasret büyüdük..çünkü çok istedik acıtmasını ama çokta korktuk.. kaçtık, bazen kovaladık.. sadece, sadece ne istediğimizi bulmak istedik ama bir türlü bulamadık...
arıyorum.. uzun zaman geçti ama arıyorum..
bulduğumda çanlar çalacak ülkenin her yerinde.. ve göklere haykıracağım.. korkumun üzerine gideceğim... bu sefer başaracağım...

24 Şubat 2011 Perşembe

devam

tükettim içimdeki bazı insanlara ait duyguları.. o bazılarının bencilliği bitirdi belkide tüm sevgilerimi..bu benim kabahatim miydi, az mı seviyordum? yoksa onların mı kabahatiydi , tükettiler sevgimi?
belki onlara sorsan benim suçumdu?! ama bence kesinlikle onların suçuydu!
ben menfaatçi değildim, insanları ezip geçmek uğruna hırslarımda yoktu.. belki de en büyük kabahatim buydu.. hırs yok!
acıdı bir süre.. sonra her insan gibi alıştım..
ve unutmaya yüz tuttum.. ne çabuk unutuyorduk biz sevdiklerimizi..
ne çok yitiriyorduk duygularımızı...
kendimizi yitiriyorduk çoğu zaman...
kendimi yitirmemek adına verdiğim savaş çok yormaktaydı ruhumu..bedenimde yorgunluk çanları çalıyordu bazı bazı..
ama pes edemem..onlara yenilemem..
içimdeki son umut kırıntılarınıda kuşlar yemeden toplamam gerekiyordu.. zordu tabiki.. kırıntıları toplamak, pek zordu..ama kaptıramam onları leş kargalarına...
onlar benimle çoktan bitmiş bir savaş için uğraşıyorlardı.. ama kayıtsızım hepsine.. savaşamam, bitiklerle..
ben aşkım için savaşırım, ben sevdiklerim için savaşırım...
ben bitmişlere karşı kayıtsızım...
ben bakarım ve görmem, görülmemesi gerekenleri...
evet içimdeki kırıntılarla yola devam ediyorum, onları büyüteceğim... biraz un, biraz tuz ve su...
kocaman bir ekmek yapacağım.. ve dağıtacağım..
sevmeyi bilenleri aramaya devam edeceğim.. bonus olarak haneme ekleyeceğim...
ve bizler böyle büyüyüp ilerleyeceğiz...
umudum elimde kırılmaz bir şekilde.. demirden sapasağlam...
durmak yok, yola devam...

21 Şubat 2011 Pazartesi

rüya

ben bazen kabus görürüm.. aslında çok sık görürüm.
korkarım, uyanırım tam düşecekken.. ya da katledilecekken..
uyandığımda karanlık, küçük bir ürperti ama hemen gözlerimi kapanırım.. yeniden dalmak için kabusa.. uyanıkken daha çok korkarım ben..
küçükkende çok korkardım..uyuyamazdım, anneme sarılırdım..
bazen karanlıkta annemden de korkardım...
hayal dünyam pek bir karanlıktı o zamanlar...
büyüdükçe gerçekler daha karanlık oldu benim için...
rüyada yaşamayı seviyorum.. daha az korkuyorum, rüya olduğunu biliyorum..
ama gerçekler, kabusun ta kendisi...düşme anında uyanıp kurtulamıyorsunda...
rüyandan gerçeğe uyandığımda kendime sarılıyorum...
ben hep kendi kendimi koruyorum...

17 Şubat 2011 Perşembe

biraz ışık saçacak birini arıyorum...

karanlık, karanlık, karanlık!
sırf kalbim olsa keşke; beynimde karanlık!
faturamı ödeyemedim, kestiler elektiriğimi...
geçici bir karanlık?
para gelince ödenir elbet..
bunun içinde mi paraya gerek vardı? yoksa yine kendimimi kandırmaktaydım?
ışığımı çalanlar geri getirirler mi?
bana biraz ışık verebilirler mi?
içimde bir yerler ölü..
ölünün dirilmesi beklenir mi?
o zaman ışık hırsızlarıda gelmez geri...
kayıplarımla ben, başbaşa karanlıktayız...
çok karanlık...
bazen korkuyorum daha çok sıkıyorum gözlerimi.. sonra açıyorum, alışıyorum karanlığa...
kendime sarılıyorum karanlıkta.. beni yine bir kendim sarıyor...
kendim kolluyor arkamı...
yine kendim, hep kendim...
yalnızım, sende değilsin çare.. kimse değil...bazen ben bile değil...
ışığımı arıyorum karanlıkta.. göz gözü görmezken, nasıl görebileceğim ışığımı?
beni biraz aydınlatabilir misiniz bay karanlık?

15 Şubat 2011 Salı

araf

bazen tükenir ya içinde bir şeyler; hiçbir şeyden zevk almazsın, hiç birşey yapmak istemezsin, her yer, herşey sıkıcı gelir..
sanki dünyada herkes gitmiş, bir sen kalmışsın gibi..boşa koysan olmaz, doluya koysan almaz..
olmaz, hiçbir şekilde olmaz..hep aynı güne çıkar, hep aynı noktaya..
kendini yapayalnız hissedersin,en yakının yanında olsa bile...
kimsesiz gibisindir ya...
gülmek için sebebin yoktur, ağlayamazsında.. içinde bazı noktalar kanar durur.. eksik hissedersin kendini..sanki bir daha hiç tamamlanamayacakmış gibi.. bir daha hiç sevemiyecek gibi, ya da sevilemeyecek gibi...
heyecanın yoktur içinde, kalbin çarpmaz...sanki hep böyle süzülücekmişsin gibi boşlukta...
işte tam böyle bir zamandayım..
geçmeyecek bir sancı gibi...
acıyor bir şeyler içimde ama nerde?
her gün aynı güne uyanıyor gibiyim.. sanki bir labirentte dolanıyorum ve hep aynı noktaya geliyorum...sıkışmış kalmış gibiyim.. ne yaşıyor gibiyim ne de ölü...
arafta gibiyim...
cenneti istiyorum,
ya da dünyama geri dönmek istiyorum...

12 Şubat 2011 Cumartesi

baba,oğul ve şeytan!

biliyor musunuz, benim için ölüsünüz?.. öldürdüm ben sizi ellerimle...
kalbimle..
tamda hakettiğiniz yerdesiniz... cehennem semalarında güneşlenmektesiniz...
yakında görev teslim alıcaksınız..
şeytanın tatile ihtiyacı varmış..yerine sizi koyucakmış...ona yardım ettim sadece...ondan öldürdüm ikinizi...
biraz kötülük yapmak istedim, ee nede olsa akrabayız...kan çeker öyle değil mi?!
şimdi sizi elden çıkarttığımıza göre, birazda günah çıkartmalıyım...
şeytanla iş birliğim yüzünden.. damarlarımda akan, kan bağımız yüzünden...
ve şimdi gitme zamanı...

4 Şubat 2011 Cuma

kulağımda mp3 ve yoldayım.. hüzünlü şeyler fonda, kulağımda.. içimde.. hafif ağlamaklı gözlerim ama yoldayım kendimi tutmalıyım... midemi tuttuğum gibi gözyaşlarınıda tutmalıyım.. tutma konusunda pek bir başarılıyım..
eve gidince ağlamayı düşünmekteyim.. ama düşünceler hep havada.. çok havada...
eve varışta, çöker üstüne bir sakinlik.. kapıyı açınca görürüm o içimi açan yüzü..
kızım belirtir benim gelişimle olan sevincini..
gözyaşları güme gider böylece...
akıtmam lazım yaşları...