Hakkımda

Fotoğrafım
Gülüyorum,ağlamamak için; aslında ağlamayıda beceremezdim. Gülmeyi de beceremiyorum ya,sadece kafamın içinde gülebiliyorum, oradada kahkahalarım gözyaşlarımdan bile daha acı...

16 Aralık 2008 Salı

...

nedir bu sıkıntı,içimi kaplayan kasvet?! deniyorum,düzelmiyor..neden bir türlü yolunda gitmiyor?!
küçük bir umut doğuyor..öyle gidecek sanıyorsun,birkaç gün oyalıyor.. sonra bir anda tepetaklak..yanılıyorsun.. hep kendini yeniliyor umutsuzluklar..
can sıkıntıları..
kanımı kuruttunuz,doğanın kazıkları.. evrene bırak,olumlu ol..
ee bıraktım,ee olumluyum? nedir evrenin sırrı? çözebilen var mı?!
yaşamı,yaşanılır kılan nedir,bunu bilen var mı?
ya sorularıma cevapları verebilecek olanlar var mı?
çözdüm,biliyorum..hep aynı son.. hep bombok!!!
türküler çalıyor, küllüğüm doluyor.. kalbim, küçük çarpıntılara direniyor.. beynim dayanamıyor!dur diyor ama durmuyor..
ben duruyorum..gözlerim donuyor.kalbim pes ediyor. sıkılmaktan,sıkılmayı yineliyorum..ruhum,bedenim,hücrelerim,her bir organım, kendini bir yere ait hissetmek için çırpınıyor!
ve pes..
ruhum gidiyor;alıyor başını,bavulunu..terki diyar ediyor..

3 Kasım 2008 Pazartesi

birzamanlaraşkvardı...

ben bir masal kahramanıydım ve kendi masalımda kaybolmuştum..herşeyi kaybettim..kendimi bulamıyorum..yol gösterenlerimde gitti,herkes beni terk etti..
bir zamanlar aşk vardı;o da gitti,beni terk etti..yerine kabusları koydu..
kulaklarımda bir şarkı çalıyor,bitmek bilmeden başa sarıyor..bittersweetsymphony..
o çalıyor,ben dinliyorum..ve hatırlıyorum herşeyi birbir...kaybolduğum masalımın
dağında bu şarkı yankılanıyor..arada kuşlar ötüyor,yusufcuklar hızlı hızlı geçiyor..
yarış halindeler..uzaklardan gelen sesler var ama çok uzaktalar.. anlayamıyorum..
yoksa o sesleri kafamda ben mi uyduruyorum..yoksa bu masalda bir uydurmaca mı?
hayal miydiler? yoksa bende mi bir yalanım?

22 Ekim 2008 Çarşamba

Pelout'a

nerden başlasam,nasıl anlatsam ki?! anlamıosun,anlamıcaksın..
kaybetme korkusu..bir tek sana mı aittir sanırsın ki?hepimizin acıları var;kırgınlıklar,kaybettikleri..bende sewdiğim bazı insanları kaybettim..kimi uzak diyarlarda,kimiyse yakında ama bir o kadar da uzakta..evet acıdı,hem de çok acıdı..ama gömdüm içime..gömmeliydim çünkü..yoksa beni gömeceklerdi.. acılarla,kayıplarla büyüyoruz yaşamak bu demek belki de..ama kaybettiklerimizin yanında,bir de hep var olanlar ve yeni kazanacaklarımız var..ve bence sırf bunlar için de olsa yaşamaya değer..her yeni gün belki birşey kaybediyorsun..
ama her yeni günde bir şeyler de kazanıyorsun..
ben polyanacılık oynacak bir insan değilim ama düşün ki,her sabah uyandığında güneş gözlerine giriyor..çünkü gözlerin onu görüyor..gece uyurken zorlansanda,sabah kalkıyorsun ve işe gidiyorsun.. çünkü ayakların var,yürüyebiliyorsun.. kalkabiliyorsun çünkü sağlıklısın..bazı günler para olmuyor ama sen yine de dışarıda,arkadaşlarınla olabiliyorsun.. çünkü yalnız değilsin..bazen annen sinirini bozuyor,çok konuşuyor ama onu kaybetmekten korkuyorsun..çünkü ona sahipsin..
güneşi göremeyenler var..çünkü gözleri yok..saatlerce yürüyerek işe gitmek için, kıçını yırtanlar var..çünkü bunların ayakları yok..bazı insanların hiç dostu yok.. sahte insanlarla çevrili hayatları..bazıları yetimhanede doğuyorlar..onların ne anneleri,ne de babaları var..sen bunların hepsine sahipsin..herşey tam senin istediğin gibi olmaz,her istediğine sahip olamazsın..ama bence zaten çok güzel şeylere sahipsin...bırak yalan olan gitsin,sevmeyen çıksın hayatından..sen zaten fazlasıyla doğruya sahipsin..bunlarla mutlu olmayı bil..
hayat gerçekten mucizelerle dolu..seni öldürmeyen acı güçlendirir..bunu sakın unutma!!
tek yapman gereken mucizeleri kucaklamak.

24 Eylül 2008 Çarşamba

biz..

karanlık..kapkaranlık..ben yürüyorum..o da yürüyor arkamda..çok sessiz..onu farketmedim sanıyor..ama yanılıyor..onu hissediyorum..görmem gerekmiyor..o,benim,ben de o!..o daha bunu bilmiyor..ama öğrenicek yakında..sonu görünmeyen karanlığa ilerliyorum,o da beni takipe devam ediyor..evet o da beni seviyor..sessiz,çok sessiz..adımlarım duyulmuyor..onunkilerde..karanlık ve sessiz..
ama kafamda orkestra çalıyor..kalbimde yerinden çıkmak üzere..arkamda olduğunu bilmek,onu hissetmek,kalbimin çarpmasına sebep oluyor..o bilmesede,kaderim o benim..onunki de benim..hem beni takip ediyor,hem de benden kaçıyor..kafası çok karışık..çözmek lazım..ben çözdüm kendimi..o da çözmeli..hazırım kaldırmaya kalkanlarımı,o da hazır olmalı..anlamalı..görmeli..beni istediğini kabul
etmeli..görmeli gerçekleri..görebilcek mi? göstermeli miyim yoksa?
kaderimse,kendi bulmalı öyle değil mi?karanlıkta ilerlemeye devam..bitmiyor yol..yoruldum..o da yoruldu..oturmalı bir köşeye..oturdum,uzandım..uyusam mı?korur mu ben uyurken beni? güven temrini,uyuyormuş gibi..
her yer bembeyaz..gözlerim kamaşıyor..üstümde kürklü bir mont..uzaktan biri bana doğru yürüyor..bende ona doğru yürümeye başladım,bata çıka..karda yürümek zordur baya..yürüyorum,kim olduğunu bilmediğim siluete doğru..bişiler çekiyor..bembeyaz karın içinde yürürken,içimi kaplayan bir sıcaklıkla ilerliyorum..yüzüne bakamıyorum,gözlerimi kamaştırıyor..karlar prensi..yaklaştık..yüzünü bilemiyorum,karşı karşıyayız..yanyana geçip,elele tutuşup,başlıyoruz bata çıka ilerlemeye..dağın tepesine doğru yol alıyoruz..hiç ses yok!çok sıcak..ellerinden vücuduma akan bir sıcaklık var sadece..huzur...hmmm, evet yanında hissettiğim tek şey huzur..tepeye vardık,oturduk,bakmıyoruz hiç birbirimize..manzarayı izliyoruz..doğanın mucizelerine kaptırmışız..sonra kalkıyoruz ayağa,kızağa binip aşağıya kayıyoruz..tam çarpacakken uyanıyorum..gerçekten uyumuşum..bütün bunlar düş..kalktım,her yer karanlık..baktım ama göremedim..kalktım ayağa..bir anda
hissettim o da kalktı..güven temrini başarıyla tamamlandı..arkamda..yürümeye devam..elbet güvenecek ve görünecek gözüme...

10 Eylül 2008 Çarşamba

daha daha

içimden ne olur gitme diye haykırdım..dış sesim sessizliğe büründü..acıdı,gerçekten çok acıdı..ama sustum..içimdeki haykırışlar artıkça,ben daha da sessizleştim..gömdüm içime..birikti gözyaşlarım çokça..korkarım, çağlayana dönüşmesinden..bu derin sessizliğim beni günden güne eritsede ben yinede susmayı tercih edeceğim..acımı,seni bastıracağım kalbime..sıkıntım artacak belkide..
günden güne daha da büyüyecek..belki bundan sonra hayatımda dahalar olacak sadece..ama ben yinede susmaya devam edeceğim..içimdeki haykırışları bir ben duyabileceğim..seni,aşkımı,özlemimi yenmek için savaşacağım..zamana yenilerek acılar dinicek,yaralar sarılıcak ama unutulmayacak bu kalp ağrısı..
bazen kafamı duvarlara vurmak istiyorum ya da kalbimi çıkarıp atmak..ama yapamıyorum..seni bedenim unutmaya yüz tutsada, kalbim unutamayacak gibi..zamanla başka kalp ağrılarım olacak..çünkü yaşamaya devam edeceğim sensizce..ama sen içimde bir nokta olarak kalacaksın!ya da ünlem..üç noktaya dönüşemeyecek bir aşksın..noktayı koyduk birbirimize..
ama dediğini hatırlayacağım..sevgi illaki sahip olmak değil ona..uzaktan da olsa,sevmeye devam etmek delice...
!!!

25 Ağustos 2008 Pazartesi

bir sabahtan alıntılar..

sabah alarm sesi ardından evdekilerin saat 8 oldu baskısıyla yataktan kalkılır..ama bir süre ortada boş boş dolanılır..üstüne bir de ağrıyan 20 lik dişi eklenir,yutkunma zorluğunu da unutmamak lazım tabi..evet güne mükemmel bir başlangıç yaptım..yaş 30 a gelirken çıkan 20 lik dişlerde şaka gibi..
zar zor 2 lokma bir şeyler tıkınırsın..sabah aç uyanırım ama hemen yemek yiyemiyorum..mide sorunlarım var..benim gibi asabi ve sinirli insanların en büyük problemi..ee bu şehirde yaşayıp,sabah erken işe giden insanların ortak problemi..
giyin kuşan ve düş yollara..uzun,kalabalık bir yoldayım..
istanbul baya kalabalıklaştı..artık kaldırımlarda yürümek iyice imkansızlaştı..insan kalabalığının yanı sıra kaldırımlara koyulan arabalarda sinirleri bozmak için birebir yöntem..fakir ülkeyiz sözde ama araba kaynıyor memleket..çözemediğim bir sürü konu var..çözebilicek gibi de görünmüyorum..trafik beni çıldırtmasın,mideme ağrılar girmesin diye tercihimi deniz yolundan yana yapıyorum..ohh ferah ferah geçiyorum karşıya..tabi mali yönden ferah olmuyor..daha tuzluya geliyor.
o açığa bir de doktor parası ekleniyor..mide ağrıların geçeceğine büyük bir artış gösteriyor.ay sonunu getirmeyi bırak,ayın ortasında tıkılı kalıyorsun..ahhh bu ülkeyi ve getirilerini çok seviyorum..(!)
yolda yürümeyle ilgili bir büyük problemimde nedense her acelem olduğunda önüme ağır yürüyen insanların geçmesi..sollayıp şahsı sağa geçerim,bir bakarım o da yön değiştirmiş,hemen bende tekrar yön değiştiririm şahıs sanki arkasında bir 3. gözü varmışta, beni delirtmek istiyormuş gibi yine önüme geçer..bu böyle bi 5 dakika sürer..delirir "öfffff" lerim seslice,birde kıl kıl bakar.
töbe töbe..bunlar hep benim başıma mı gelir yoksa yalnız değil miyim öğrenmek istiyorum..motor kıyıya yaklaşır ve iniş için sıraya girilir..her motordan ya da gemiden inerken abuk subuk paranoyalar yaşıyorum..ya düşer araya sıkışırsam,ya çantam düşerse,telefonum elimden fırlarsa...
bu şehir insanı paranoyak yapıyor..bir de her arkandan yürüyeni kapkaçcı sanma durumu...kolay değil istanbul da yaşamak..bu ülkenin bir vatandaşı olmak..
beşiktaşta üst geçitten karşıya geçtim,spor olsun diye merdivenleri tercih ediyorum..çok sportmenim..son merdivenleri de inerken,merdivenlere tünemiş bir belediye işcisi gördüm..bütün gün yurdum insanının bıraktığı pislikleri toplamaktan yorulmuş,tünemişti merdivenlere..baktım eli cebine gidiyor..cebinden jelibon çıkardı,colalı..küçük bir gülümseme geldi yüzüme..bir anda onunda insan
olduğu geldi aklıma,her ne kadar bu ülkede insan muamelesi görmesede;o da insan,o da çocuktu ve içinde hiç bitmeyecek bir çocuk yaşıyordu..

22 Ağustos 2008 Cuma

mutluluk perisi

efsaneye göre kaz dağlarının tepesinde,her yer günlük güneşlikken gölge olan ağacın altında mutsuzluk tanrısının gizli evi varmış..gerçekten mutsuz olan ve çaresinin olmadığı masumlara bir dilek hakkı tanırmış ve bu dilek senin isteyebileceğin değil,mutsuzluk tanrısnın sana sunduğu bir dilekmiş ve tercih yapman gerekirmiş..ve bu tercihin sonunda mutsuzluk tanrısı dileğini gerçekleştirirmiş..
böyle anlatmıştı,günün birinde biri bana..efsane olduğuna inanmayıp,gerçek olduğunu kabul etmiştim ilk duyduğum anda..mutsuzluktan yıkılan bedenim ve ruhumun çaresinin,kaz dağlarındaki her daim gölge ağacın altında olduğuna inanmıştım..
küçük bir kızdım,mutsuzdum;büyük bir kızım,hala mutsuzum..ve artık mutlu olmalıydım. üstümdeki tişörtüm,altımdaki kotum ve küçük çantamla çıktım yola;kaz dağlarına.. mutluluğu aramaya..doğanın mucizelerinden gözlerimi ayıramadan,hayranlıkla vardım kısa sürede dağın sonuna...ulaştım gölge ağaca..tek yapmam,içten,saf duygularımla seslenmekti tanrıya..çıkarsız,kinsiz,nispetsiz..durdum,düşündüm,baktım..ayaklarımın altında olan şehre,denize,ağaçlara,pire kadar insanlara,kuşlara,evlere,ufka..havayı içime çektim,derin derin..kafam döndü,güldüm;kuş seslerini dinledim..o an çok mutluydum..belki de buydu aradığım mucize...!
insan olduğum için,tabiki yetinemedim..tekrar ağacın altına vardım.. baktım,inceledim,dinledim..
bir ses,bir görüntü,bir işaret aradım..bulamadım..nasıl seslenmeliydim acaba?oturdum ağacın altına başladım düşünmeye..tüm hayatımı gözden geçirdim..mutsuzluklarımı sıraladım kalbimde,beynimde..yalnızlığımı düşündüm..bir yere ait hissetmeyişimi kendimi..serin bir rüzgar esti,tenime değdi..üperdim,tüylerim diken diken oldu..o an hissettim ona ulaşmak üzere olduğumu..artık sabırsızlanmaya başlamıştım,kendime heyecan yaratmayı bırakıp ona seslendim...
"tanrım,duyuyor musun beni?öylesine mutsuzum ki,öylesine yalnızım ki,tek çarem sensin..sen ve senin merhametin..yalnızlığım,çaresizliğim,dinmeyen gözyaşlarımla sana geldim..uzun yolları aştım,mucizelerine hayran kaldım ve geldim ayaklarına.. yardım et bana..yalvarırım sana..."
-sen,küçüğüm..hoş geldin bana..ben mutsuzluk tanrısı ve yer yüzündeki tüm canlıların mutsuzluğunu bilir,görür ve beklerim gelmeleri için bana..ama inanmazlar,efsane derler o mutsuz hayatlarında sürünmeye devam ederler..sen bana inandın,karşımdasın ve çaren benim..senin tanrınım!
ahh tanrım,şükürler olsun sana..o kudretli sesini duyarım ama dokunamam sana..bir izin verde görsün şu gözler seni..mutluluğu tatsın saniyeliğine..
-bana inandın ve geldin öyleyse görmelisin beni..
ahhh tanrım..teşekkürler ederim sana..inanmıyorum yusufcuk uçuşuyor tepemde..
-şimdi sıra dilekte..
ama hani görecektim seni..?
-gördün yaa az önce..
nerede?göremedim ki..bir dakka..yoksa?
-evet akıllı kızım,o bendim..
sen yusufcuk oldun,benim için öyle göründün..kişinin sevdiği şekle büründün..bunu ancak sen yapabilirsin karşılıksızca..
-sana dileğini sunuyorum..mutsuzsun ve mutlu olmak istiyorsun ama kendi mutluluğun mu başkalarının mutluluğumu?tercih senin..
ben bencil olmak istemiyorum..bazen düşünüyorum mutlu olmayı beceremiyeceğimi.. seçsem kendi mutluluğumu,etrafımdaki herkes mutsuzsa ben mutlu olsam kaç yazar..ama etrafımdakiler mutluysa ben bir şekilde olurum mutlu..belki yalnız kalacağım sonsuza kadar ama yine de tercihimi başkalarının mutluluğu yönünde yapacağım tanrım..bazen hep hayal kurarım;minik bir peri olmayı dilerim, insanlar uyurken gece başucuna gidip mutluluk dağıtmak,onlara güzel rüyalar gördürmek,sabah uyandıklarında dileklerine kavuşmuş olmalarını sağlamak..
-o zaman sana bir dilek daha sunacağım ve yine tercih yapman lazım..karar senin..bu ilk dilekten daha zor,iyi düşün ve karar ver..
dinliyorum..
-eğer bu kadar çok mutluluk dağıtmaktan hoşlanıyorsan,seni o istediğin küçük peri yaparım ama insan olmıcaksın artık ve aileni,dostlarını bir daha göremiceksin..anca uyurken başuçlarına konup,minik değneğinle onlara istediklerini verebilceksin..ya da aynen hayatına böyle devam edip ilk dileğin gerçekleşcek ve etrafındakiler mutlu olcak sadece..
gerçekten tercih zor ama galiba ben ne istediğimi biliyorum..tanrım zamanında bende çok insanı üzdüm,kırdım,artık değişsemde yinede küçük oyunlar ve mucizeler yaratmaktan daha çok şey istiyorum..zor olsada,sevdiklerime,dokunamamak,sarılamamak, öpememek ben yine de o hep hayalini kurduğum dilek perisi olmayı bekliyorum hemen şu anda..
-öyleyse artık o minik perisin,güzel kanatlarınla uç uçabildiğin yere,dağıt dağıtabildiğin mutlulukları..sıkıldığında yalnızlıktan gel kaz dağlarındaki gölge ağacın yanına..yolun açık olsun minik perim...
yalnız doğdum,yalnız yaşadım,yalnız öldüm diyeceğim ama en azından mutluluk dağıtmış olacağım..
evet yusufcuklar gösterin bu yolu bilmeyen minik periye yolu..gerçekleşmesi gereken milyarlarca dilek var...
insanoğlu hayatındaki işaretlere dikkat et ve onu takip et..mucizene kavuş..minik periler her saniye etrafımızda uçuşurken onları görmemek ve işaretleri es geçmek ne üzüyor onları..

21 Ağustos 2008 Perşembe

kötü insanları tanıma senesi;

anlatmak istediklerime bundan daha uygun bir başlık olamazdı herhalde..bir seneyle sınırlı değil tabiki kötü insanları tanımak..kimbilir belkide her salise geçiyorlar hayatımızdan..kimileri içine giriyor hayatımızın,kimileriyse geçip gidiyor öylesine..
birde bile bile sokmak var onları hayatımıza!kötü olduğunu içinin ta derinlerinde hissetsende "belki" diyorsun,bir umut sokuyorsun hayatına!umutsuz yaşanmaz ama hissediyorsan içinde,küçükte olsa varsa tedirginlik kalbinde,sokmamamlısın onu içeriye!!tamam yaptın bir hata,soktun içeri..ve bıçakla deşerek çıkarttın dışarı..çek bakalım şimdi acıları..
diğer bir hata da;böyle bir insanı sokup,deşip,kendini kurtardıktan sonra,tekrar sokmak o yaralı bölgeye..akıllanamamak!hislerine inanmayıp,yeniden senle oynanmasına izin vermek..üstüne bir de akıllıyım diye geçinmek...!?
zaaflarımız bizi birer köle yapıyor farkında olmadan..belki kendimize inanmıyoruz.. belki kendimizi sevmiyoruz yeteri kadar..izin veriyoruz bizi acıtmalarına!sevmeyi bilmiyoruz;sevilmeyide..peki biz insanoğlu neyi biliyoruz? bencil olmayı?evet!!komplekslerimize yenilmeyi? evet onuda çok iyi biliyoruz..
neden kendimizi olmadığımız gibi göstermeye çalışırız?neden zayıf yönlerimizi abartırız?neden eksiklerimizi kabul edip,onları kurtarmaya çalışmaktansa,fazlalık gibi gösteririz?kimse o kadar üstün değil ki..var herkesin zayıfları..
maskelerimiz yapışmış suratlarımıza,biz olmuş!kurtulamayız istesekte..kalplerimiz kırık!onaramayız,tükenmişiz..aşklarımız yalan,hayatlarımız yalan..özelinin özeli var!
anlatma dostuna,anlatır dostuna demiş atalarımız!kim var peki senden başka?sende oynarsan kendine,nereye gider böyle..neden sevdiklerimizi olduğu gibi kabul edemeyiz?neden onları bir hamur gibi istediğimiz kıvama getirmek için uğraşıyoruz?sevmek; onu olduğu gibi kabul etmek değil midir?zaten onu,o olduğu için sevmez misin?o zaman sevmiyoruz ki birbirimizi..ve yine başlıyoruz kendimizi ve sözde sevdiğimizi kandırmaya!
hayat ne kadar çelişkili..bir yanda olmadığı gibi görünenler var..bir yanda da olduğu gibi görünenlere kıvam vermeye çalışanlar!istediğini beceremeyince çekip gidenler..
evet o duygu dolu zamanlardan sonra,pes edip gidenlerin ardından kanar bir yerlerimiz
yanar gözlerimiz,susar dudaklarımız..zamana yayılarak azalır acılarımız ama bitmez.. nokta olarak kalır sende..kalbin böyle noktalardan oluşur..sonra öğrenirsin aşk büyük bir yalandı!sevgi kutsaldır,en büyük yalandı..sende gidersin,artık sende unutursun aşkı..yalan edersin sevgiyi..sana da öğretirler kötü olmayı..ve artık sende o cümlenin içinde varsındır..
"kötü insanları tanıma senesi..."
madem öyle,başlasınlar beni de tanımaya..

4 Haziran 2008 Çarşamba

içimden çıkanlar..

bugün ne yaptım?ne mi yapıyorum hala?tool,a perfect circle dinleyip kum torbasını yumrukluyorum,tekmeliyorum..içimdeki tüm siniri,nefreti,şiddeti kum torbasına kusuyorum..kum torbasını o diye hayal ediyorum..o kim mi?şuan kalbimin meşguliyeti..
aslında yumruk yemeği hakeden bir durum söz konusu değil ama yumruklamak istiyorum..
çünkü ona kalbimi,sevgimi veremiyorum..tüm kapıları kapalı gibi bana karşı..bir temas yetmez,çok temas lazım..
sonra ardından tüm erkekler geliyor aklıma..sevginin değerini bilmeyen,iki bacak arasında koşuşturanlar..aslında sefilliklerinden allah vurmuş onlara bir de ben vurmamalıyım..ama midemi bulandırıyorlar..nedir bu iki bacak arası tutkusu?daha bir sinirlenip,hıncımı alamayıp kollarımı hissetmeyene kadar vuruyorum,,bileğim burkuluyor ama vurmaya devam diyorum..alamıyorum hızımı..we aklıma tacizci sapıklar geliyor..küçük çocukları taciz eden,kadınlara sokakta,sıkıştırabildikleri her yerde rahatsız eden,tecavüz eden,döven,öldürenler geliyor..deliriyorum..daha hızlı daha hızlı vuruyorum..sanki kum torbası olanların suratları ve ben öldürene kadar yumrukluyorum bu pislikleri..allahın belaları..hepsini yok etmek istiyorum..tekme üstüne tekme geçiriyorum..kum torbası ne olduğunu anlayamıyor..zavallım hala sallanıyor..erkek egemen bir dünyada olduğuma sinirlenip daha da vuruyorum.. erkeklerin aptallıklarından,zayıflıklarından güç gösterisi yapmalarına dellenip torbayı patlatmak istercesine vuruyorum..
nefes nefese kalıyorum ama o pis insanların hepsini benzetmiş bir şekilde oturuyorum yatağa..evet ellerim kıpkırmızı ve kollarım tutmuyor..keşke hayat daha adil olsaydı..kimse ağlamasaydı..

22 Mayıs 2008 Perşembe

yalnız insanların,gece,msn muhabbeti..

GENzidi..:
çok doyumsuz bir insan oldm ben yaa
PePeRoNi:
ayneen
PePeRoNi:
ama her konuda
GENzidi..:
aynennnnn
GENzidi..:
nolcak bu halimz
GENzidi..:
bak ewde de kaldık
PePeRoNi:
walla
PePeRoNi:
o da bizim sucumuz begenmiyoruz
PePeRoNi:
begendiklerimizde bizi istemiyo
GENzidi..:
aynen aynenn
PePeRoNi:
ammmaaan evlensekde bu sefer canimiz gezip tozmak isteyecek
PePeRoNi:
baskalarini begenecegiz
GENzidi..:
ayy efet sorun bizde galbaa
PePeRoNi:
bencedee
GENzidi..:
böle yaşamaya mahkumzz biz
PePeRoNi:
evt bi süre daha böyle
PePeRoNi:
belki bi ara deisiriz
GENzidi..:
wala bnm ona şüphem war
GENzidi..:
baksana kaç yaşına geldk
GENzidi..:
hala bi tık yok
GENzidi..:
böle geçr mi hayat?
GENzidi..:
hep fazlasını isteyerk
PePeRoNi:
yaa belki bi eksiklik var o yüzden
PePeRoNi:
belkii bigün o adami buluruz evliligi düsündürecek
GENzidi..:
efet ama o eksiklii ben yıllardr arıorum
GENzidi..:
bi türlü bulamadım
GENzidi..:
sanki hiç bulamıcakmışım gibi
GENzidi..:
war mı sence öle biri?
GENzidi..:
ben umudumu kaybettm wala
PePeRoNi:
bende bulamiyorum
PePeRoNi:
ama baksana buluyo herkes neyimiz eksik bizim
GENzidi..:
ya efet herkes buluo
GENzidi..:
ama herkes ne kadr mutlu
GENzidi..:
yani bir süre mutlu ama soraa
PePeRoNi:
yok yaa mutlu olanlarda var
PePeRoNi:
vardir kesin
GENzidi..:
yalan bence hepsii
GENzidi..:
aşklar yalan
GENzidi..:
anca filmlerde,dizilerde,masallarda
PePeRoNi:
o zaman en azindan büüük ask olmasada
GENzidi..:
we insanoğlu bunlara kanmaya devam edio..aramaya da
PePeRoNi:
deger veren birini bulsak
GENzidi..:
insanoğlu kendinden başka kimseye değer vermio
GENzidi..:
ben bnu bilir bunu sölerim bndan sora
PePeRoNi:
yok yaaa
PePeRoNi:
benim cok deger verdiim insan var
PePeRoNi:
seninde vardir
GENzidi..:
işte 3-5 kalmışız..
GENzidi..:
o yüzden de aradığımızı bulamıyoruz
PePeRoNi:
belkide

20 Mayıs 2008 Salı

bugünün getirdikleri,ardından götürdükleri..

içimde derince bir sıkıntı..tüm vücudum titriyor..tanrım canım çok acıyor..derdimi anlatmaya kelimeler yetmiyor..nasıl anlatsam acımı?nasıl dindirsem acımı..çekip gidesim var bu diyardan..dünyadan..başka diyarlar bulmak,başka varlıklarla yaşamak istiyorum..herkesten kaçmak,kaybolmak..belki de yok olmak...yok olsam umursar mı ki?
aklına gelir miyim ki?yok olduğumda der mi;bir kız vardı,uzunca bir süre içten içe beni sevdi..çokça sevdi..görmedi,duymadı ama sevmeye devam etti..bir gün anlar mı ki?
bu kız gibi sevemeyeceğini kimselerin?..bilir mi ki acaba ilahi bir aşkla tutulduğumu,onu hissettiğimi..bilmez!bilir mi hiç?!bilse hissetmez mi ve benim olmaz mı?o da beni sevmez mi?
sevmez!!!
hayat o kadar adil değil..senin sevdiğin,sevmez seni..o da düşünür başkalarını..o da sever onu sevmeyenleri..ben giderim,kaçarım..bu şehri,aşkımı terkederim..bilinmeyen bir diyarda,bilinmeyenlerle yaşamayı yeğlerim..kalbimin acısıyla,bavulumu toplar terki diyar eylerim..

19 Mayıs 2008 Pazartesi

...

hayatta bazen boşa çabalarız..boşa koştururuz birilerinin arkasından..boşa severiz..
boşa sevgimizi kanıtlamak için uğraşırız..ve bazıları almaz bunları;anlamaz..ya da anlamak istemez anladığı halde..bazen boşa severiz boş insanları..haketmeyeceklerini bildiğin halde seni,boşa severiz,boş insanları..boşluktandır bu boş insanları sevmek,
boşu boşuna onlar için çabalamak..ama sen yine de oturup kaderini beklemezsin,çabalarsın..belki hakeder diye düşünürsün..yanılırsın ama yine de denersin şansını..belki de en büyük şanssızlığındır onu sevmek,ona gönül vermek..onu mutlu etmek için,ondan habersiz minik süprizler yapmak..sevgi bu değil midir aslında?
karşılıksız çabalamak..haketmesede hakettiğini düşünmek..onu gözünde üstün tutmaya çalışmak..onunda kendisini önemli hissetmesini sağlamak..sevmek sadece sevmek..bir karşılık beklememek,çıkarsızca aşık olmak...
ama bu kız artık sevmekten vazgeçer..çünkü sevdiği onu sevmez..onun bu sevgisini görmek istemez..bu kız yalnlığa gömer kendisini..kaptırır kendini hayal bir dünyaya.. orda yaşamak ister,hayal aşklar kurarak..hayallerinde herşey istediği gibidir,sevdiğide onu sevmeyi bilir..
fırtınamsın benim,sen estikçe ben titrerim hayali sevdiğim..

11 Mayıs 2008 Pazar

saçmalık;okumaya bile değmez..

karalar bağladı her bir hücremi..mutsuzluk damarlarımdaki kanım oldu..çok yorgunum,çok..canım acıyor uzunca bir süredir..çare bulamıyorum,yaralarımı saramıyorum..bazen bileklerimi kesip tüm kanımı akıtmak istiyorum..kurtulmak istiyorum içimdeki tüm pisliklerden..herşeyden kaçmak,kurtulmak istiyorum..bazen keşke yok olsam diyorum..kimi zamanda görünmez..ahhh ben ne istediğimi bilemez oldum..şizofren olma yolunda ilerliyor muyum?bazen iyilik meleği olmak istiyorum,kimi zamanda bir seri katil..tüm bokları yok etmek için..ılımlı olmak istiyorum;ardından hemen neden ılımlı olayım ki,asabiyet iyidirde kalıyorum..böyle geçişler oluyor hayatımda..sıkıntıdan saçmalıyor beynimde düşünceler..ben saçmalıyorum çoğu zaman..hayatta saçmalıyor bana..herkes saçmalıyor..saçmalıklar dünyasında,ben de şuan da saçmalayarak bir katkıda bulunuyorum..katkı mı?katıksız bir salak oldum bu cümleyi kurarak..işte göründüğü gibi saçmalıyorum ve ben saçmalamayı seviyorum..nereden nereye geldiğimede inanamıyorum..mutsuzluğumdan, yalnızlığımdan bahsedecekken,saçmalama konusuna girdim..şurada duygusal,acıklı şeylerden bahsedecekken,bir anda kendi kendime geyik yapmaya başladım..yok yok,ben bu yazıyı daha fazla uzatmayacağım..saçmalamaktan başka bir bok değil çünkü..

27 Nisan 2008 Pazar

nedir bu sıkıntı,içimi boğan yalnızlık...beklenilen ama gelmeyen çareler..nerdesin,derdime deva olcak sen?nerdeyiz?kalbim de büyük ağrılar,sebebini bulamadığım çarpıntılar..yalnızlıktan mı,sensizlikten mi?mutsuzluktan mı?ne istediğimi bilememekten mi?boğulur gibiyim..herşey tıkandı..kalbim paslanmaya başladı..içim karardı..tüm felaketler tepemde..çıtılar üstüme..tepinsinler tepinebildikleri kadar..varsın canıma okusunlar..ne kaldıki elimde ruhsuz bir bedenden başka..onu da yok etsinler..zaten yokum ki..
tükenmişim,tüketmişim..
aşk bir masaldı,hep dinlediğim..ve artık masallar suyunu çekti..zamana yenildi..kaybetti herşey büyüsünü..söleyin var mı hala masallara inanan?bir şeylere inanmazsak,varlığını sürdürür mü?kaldı mı eski değerler?leşleşmedi mi insanoğlu..
bokunu çıkarmadık mı herşeyin..hunharca harcayıp güzel olan herşeyi,kalmadık mı kanalizasyon çukurlarında..üstümüzede kapatmadılar mı kapıyı...öylesine benciliz ki tek düşündüğümüz menfaatimiz..sonra da iyi bir şeyler bekleriz..yapar eder memnuniyetsizce söyleniriz..insanız biz doğamız sömürmek..elimize geçen her güzel şeyi sömürüp,kalırız karanlıklarda..sonra bekleriz aydınlık nerde diye..karanlığımıza sebep yine kendimizken,hep şuçlarız suçsuzları..biz buyuz,insanız,doğamız bu sadece tüketmek...

22 Nisan 2008 Salı

vahh vahh

canım yazmak istiyor ama aklıma hiç birşey gelmiyor yazacak..oysa o kadar çok malzeme var ki şu hayatta..en basiti otursan bir cafeye,başlayan etrafı izlemeye..neler görürsün, ne ayrıntılar yakalarsın..görmeyi biliyorsan elbet..
bu sıralar göremiyorum hiç birşeyi,duyamıyorum..zaman kilitlendi,herşey anlamsızlaştı..bir hastalığa yakalandım belkide..yapıştı paçalarıma..kuduz köpek gibi saldırır durur her saniye..üzer seni,mutsuzluktur etkilerinden biri...bir diğeriyse yalnızlığa itmesidir..üçüncüye gelince o da sessizleştirir..seni sıkıcı biri yapar..o neşeli,canlı,konuşmayı,arkadaşlarıyla gezmeyi seven uçuşböceğini,
evinde yatakta yatıp sadece kitap okuyup,film izlemeyi tercih ettiren bir insana çevirir..asosyalleşirsin..herşeyden sıkılırsın..sadece ilacını bulmak istersin..her zaman bulunmaz o ilaç,çok değerlidir..karşılığında dünyaları vermen gerekebilir..çok illet bir hastalıktır kendileri..düşmanıma bile vermesin tanrı..aşktır bu hastalığın adı..hele birde platonikse öldür adamı..
öldüm,bittim..
yokum..

30 Mart 2008 Pazar

senin için..

yazmak istiyorum yazamıyorum..kelimelerin kitlendiği,duygularımın bittiği noktalarda sürünüyorum..yıkımlardayım,oyunlardan tükenmişlikle yürümekteyim..adım atmakta zorlanmaktayım..küçük mucizeler bekleyiciyim..işaretleri takip edip kaybolmaktayım..
seni aramaktayım...nerdesin?bu sefer ki kayboluşumda bulunabilecek gibi misin? bana kendini verebilcek misin?hayatında bir kere olsun kendin olabilcek misin? ben sıkıldım artık başkası olmaktan..sende sıkıl..kendimiz olalım..kaybolalım ve karşılaşalım engebeli bir yolda..buluşalım labirentin çıkmazında..ve kalalım herkesten uzakta,çıkmaz labirentte..içelim yorgunluk kavelerimizi ve başlayalım kendimizden konuşmaya,en baştan tanıyalım kendimizi..görelim ne kadar uygun olduğumuzu..ertelemeyelim..

24 Mart 2008 Pazartesi

bir şehrin yarattığı kabuslar..

yollar,insanlar,kalabalık,sıkıntılar,yalnızlığım,sıkışmışlığım..hayallerim;ardından beliren kabuslarım!gelişmemişlilk içinde yüzüşüm..benimsenmiş yalanlar,pis sokaklar, sahte yüzler,gülüşler,çıkar aşklar..takılmalar..hiç doğmayan masum bebeler,şaibeli büyümeler,dışıda içi gibi pis suratlar,sinsi sırıtışlar..korkutan gelecek..

22 Mart 2008 Cumartesi

...

vazgeçtim;herşeyden,senden..
salıverdim tüm duyguları,
serbestsin şimdi..
bezginim şimdi..
yıkılmışım kumdan kaleler gibi..
dalgalar vurdu,
kalbim burkuldu..
acım cuk diye oturdu,
yapıştı...
çıkaramazsın;zaten istemezsin..
yukarlarda uçarken,martıysan,
yusufçuğu takmazsın..
kanatlarım,yetişemez kanatlarına..
hava akımı beni zedeler..
kalbim geldi,kapını çaldı
açan olmadı,kalbim sokakta kaldı..
sokak çocuğu gibi dilenirim her köşe başında;
"fazla sevgisi olan var mı?
sevilmeye hakkım var mı?"
tüm suratlar,suratımı terkeder!
bende kenti...
yürüyorum yalınayak bilinmeyen diyarlara;
ayağıma batar cam kırıkları,
ayağımı yakar sigara izmaritleri..
acıtmaz!!!
ruhumun acısından,bedenim
acıları tınlamaz!
çok yalnızım,çok eksiğim..
hiç birşey istememekteyim..
senden çare beklemekteyim..
hayatımı yanılgılarla geçirmekteyim..
birkaç resmin var elimde,
bakar dururum her gece..
avuturum gönlümü böylece..
resmine bakarım,
resmin bakar;
"kelin merhemi olsa kendine sürer"
der gibi bakar..
ben giderim;
aşkımı,kentimi,herkesi terkederim..
sana çareler dilerim..

14 Mart 2008 Cuma

mutlu olmak herkesin hakkı,ya mutsuz etmek?

üzerime üzerime geliyor duvarlar...
içimde kopan çığlıkları bir ben duyuyorum,
bir ben duyuyorum..
beni ağlatan şarkıları üst üste dinleyip,
ağlamaya devam diyorum..
belki bir gün özlersin diyor şarkı...
kendimi tırmalıyorum,
kendimi kemiriyorum,
git gide eriyorum...
artık gitmeliyim diyorum...
gözlerin aklıma düşüyor,
sen uyurken,ben uyanıkken,
seni izleyişim gözümün önüne geliyor...
deliriyorum..
bir masaldın kabusa dönüştün..
şimdi uyandım ve kabusun etkisindeyim..
günlerime bulaştı kir gibi..
leke çıkarıcılarda işe yaramıyor..
bu kabus etime yapışıyor..
ömrümün sonuna kadar benimle artk bu dövme..
seni affetmek isterdim ama affedemem..
sonsuz bir lanet yaşayacaksın ben tarafından..
yağmur bu şehri yıkarken,kalbimde akan yaşlarda
beni yıkıyor..
acımı içime gömüp gidiyorum,
seni de tüm belalara peşkeş çekiyorum...
karnım arıyor, midem bulanıyor..
alkol yanıbaşımdan eksik olmuyor..
kafam güzel olsun istiyorum her daim,
o zaman acım hafifliyor..
küçük kalbim pır pır atıyor..
bazen bastırıyorum üzerine,
korkuyorum çıkıp gidecek yerinden diye..
susmayan çenem,
açılırken zorlanıyor...
katlanamıyorum kimselere,
ahh tanrım neler oluyor böyle...
acımı dindir,beni öldür..
kendimi sokaklara vurmak,alabildiğine koşmak istiyorum,bu ıslak şehirde
sırılsıklam olmak istiyor,ruhum ve bedenim..
koşmak,koşmak ve varmak istiyorum su basan mahallelere..
su basan evlerde boğmak istiyorum kendimi..
çıplak ayak ve pijamamla leşimi bulmalarını,
kimliksiz olduğum için beni tanımamalarını istiyorum..
şiddetli yağan bu yağmurda varoşlarda,
su basmış evlerde cenazem kalksın istiyorum..
beni kurutup,yıkayıp,yakmalarını,
küllerimi istanbul boğazına savurup,
boğazın dibindeki diğer pisliklerle yaşamıma devam etmek istiyorum..
yok olan bedenimden artık olarak ruhumu hapsediyorum
denizin dibine..
ruhum avaz avaz bağırıyor,
kimse duymuyor,sadece sudan kabarcıklar çıkıyor..
öyle yalnızım ki,
öyle ıslağım ki...
ne istedin ki benden?
ben ne istedim ki senden?!
sadece sıcak bir uyku...
çok yalnızım geceleri..
çok korkuyorum geceleri..
sevişmek istiyorum,tenine dokunmak..
kokunla dalmak rüyalara..
sadece bu..
lanet olasıca!!!!

24 Şubat 2008 Pazar

koptu gitti;içimden..

burukluk,burktu yüreğimi...anlatmak isteyip,anlatamadıklarım sıktı boğazımı...şaibeliyim bir süredir...temizlenemedim gitti...ruhumu daraltıyor bu durumlar..içinde bulunduğum bataklığa elini uzatacak birini arıyorum..beni kurtaracak tüm yalan düşüncelerden...bekleyeyim mi;yoksa batayım mı iyice derinlere?!
var mı ki o kadar yüreklisi?yoksa bencillik midir insanoğlunun ilkesi..bu da sorulur mu?tanrı'nın elini beklesem daha kolay olur belki..ya da hayal etmeli sırtından çıkacak kanatları ve kendi başına halletmeli herşeyi..sen sen ol,kendine hakim ol.. sensin çünkü herşeye egemen..

23 Şubat 2008 Cumartesi

kaos

çok yorgunum..çok eksiğim..içimdeki eksik duyguları nasıl tamamlayacağım,nasıl mutlu olacağım bilemiyorum..eksik sevgiler var içimde bir yerlerde..bazı zamanlar çok acıyorlar..bazı zamanlar kalbim çok yalnız,çok dertli..sevgiye muhtaç..kaçıp gitmek istiyorum çok uzaklara..kaçmak istiyorum sevgisine ihtiyacım olanlardan..bazı zamanlarsa kalbim nefret dolu..sevgisizliktir idolü!yalnız küçük bir kızdım ve hep yalnız kalarak yaşamayı öğrendim..arada,araya girdi oyuncaklar ama hamurdular,elimde kaldılar...büyüdüm;korkarımki,iki büklüm kaldı kalbim..öyleyse gitmeliyim..gerçek sevginin peşine düşmeliyim..ama bunu istememekteyim..eksik sevginin yarattığı dengesizlikle aynen yola devam etmekteyim..

20 Şubat 2008 Çarşamba

bir pazar

tüm şehir beyaza bulandı;yeni doğmuş bebek gibi,tertemiz,masum..huzur kokan sokaklar..
yıllardır kendini bir yere ait hissedemeyen ben,bugün hissetti birkaç saatliğine..küçük bir kasabada,kar yağarken sokaklara,küçük bir lokantada yerken mamamı,seyrederken karı ve kiliseyi,ederken 3-5 tatlı muhabbeti;hissettim bir anda kendimi ait bir yerlere..oysaki küçük bir kasabada değil,taksim'in arka sokaklarında deep'teydim..sadece kendimi çok uzaklarda,küçük bir kasabada hissettim.ve uzaklarda olma duygusuyla,saatlerimi geçirdim huzurla..hayalini kurdum güzel şeylerin...yağan karın ve bulunduğum mekanın,ettiğim muhabbetin etkisiyle bambaşka göründü hayat bana!..

(-) SANA

bir adam tanıdım..
tanımaz olaydım!
onu görünce atan kalbime,
engel koyamadım..
sahte olduğunu anladım,
karakterini bulamadım..
zayıflığına acıdım.
tanrıya dua ettim..
onu unutmayı istedim,
ona da güç diledim..
ezikçe yaşamasındansa yok olmasını istedim..

30 Ocak 2008 Çarşamba

kaçış yok

sabah yataktan kaltığımda kim bir gerçekle yüz yüze geleceğimi bilebilirdi ki tanrıdan başka..tabiki kimse!medyumları saymazsak(!)ılık bir duş ve güzel bir kahvaltıdan sonra,giyinmiş günün zorlukları ile mücadele edebilmek için meditasyonumu yapmış,koşuşturma dolu için evden çıktım..kapımı kilitledim,merdivenleri iniyorum..ama hayır,olamaz!!hayatta görmeği istemediğim,yani günde ilk göreceğim varlık olmamasını istediğim;tanrının yaratırken acımasız olduğu bir yaratık..karafatma!böceklerin en ufağından bile korkup,kaçmışımdır..ama gariptir ki bu sefer aynı şeyi yapmadım.durmuş hem kendime şaşırıyor,hem de onu yakından izliyorum.korku mu?tiksinti mi?galiba onlardan iğreniyorum..pis ve asalak oldukları için..artıklarla yaşıyorlar ve çoğu insanı korkutuyorlar..özellikle de beni..o an,o karafatmanın,pis böceğin yaşamına son vermek istedim.kendimi o an azrail gibi gördüm,bunda benim suçum ne!ve hayatımda hiç yapmadığım,yapamadığım şeyi yaptım..onu ezdim,dümdüz ettim.çokta zevkli geldi..sonra midem bulandı..çantamdan kolonyamı aldım,burnuma dayaya dayaya yola koyuldum..hele şükür apatmandan çıktım..bugün bir iki yere uğrayıp sergi için yer ayarlamam,bir dükkana resmimi bırakmam,yayınevleriyle konuşmam,ardından da kuzenimin okulundaki konserine yetişmem,akşamda arkadaşımla buluşup sinemaya,çıkıştada yemeğe gitmem lazım..fazla güzel ve koşuşturma dolu bir gün..koşuşturmak ve ben çok uyumluyuz;severim hani onu..dolmuş durağına ilerledim ve boş bir dolmuş bulup önüne kuruldum.sabahın onunda kim olur ki,hem de cumartesi günü..?binmiş dolmuşa,kulağımda wolkman,huzurluyum(enigma dinliyorum)ve istiklale gidiyorum.o tiksindiri olayı unutmuş gibiyim ama değilim..sonuçta karafatma katili olmuştum..yarım saatlik bir yoldan sonra istiklalde yürüyorum.sergi için yer aramama gerek kalmadı;arkadaşım aradı,o bulmuş bana..ahh şu dostlar kara gün dostları olmasa ne bok yeriz...bir de ak gün dostları var,kazık atıcı yani...kabul etmek lazım onlar olmasa hayatçok sıradan geçer..onlar bize,yaşamımıza neşe katıyor..severim onlarıda(!)15 dakikalık bir yürüyüşten sonra dükkana resmimi bıraktım.ve ilk yayınevine gittim.iyi bir yere benziyor.ama daha gezinmek lazım..kitabımı kötü bir yerden çıkarmak istemiyorum...dinlenmek ve bir şeyler atıştırmak için naregatsiye girdim..bir kaç yıl önce çok sevdiğim bir arkadaşım getirmişti beni,ilk buraya..biraz kıl ve uyuz olduğumdan;ne biçim yer,beğenmedim,hadi gidelim türü şeyler sıralamıştım..oradan çıktıktan sonrada orayı çok sevmiştim..ve her istiklale geldiğimde uğrar olmuştum..işte ben...yarım saat dinlendikten ve winter menü tıkındıktan sonra,yine yola koyuldum..ilerliyorum..
-şişştt,şişttt!yavrum..
arkamı döndüm;aman tanrım iğrenç bir böcek daha..bu seferki insan görünümünde ama BÖCEK.
neden sokaklarda rahat dolaşılamıyor bu böcekler yüzünden!?tiksiniyorum,iğreniyorum hepsinden!epeydir erkekleride böcek gibi görüyordum..iğrençler,asalaklar;yapışıp bırakmıyorlar.ve çoğu kadını rahatsız edip,korkutuyorlar..özelliklede beni..hızlı hızlı adımlarla diğer yayınevine ulaşmıştım.oraylada konuştum;rahatsız bir biçimde..böcekten dolayı..dışarı çıktığımda pis böcek hala beni bekliyordu..yuhh dedim..o an onu da apartmanda öldürdüğüm karafatma gibi ezmek istedim..yeni bir parola;"böcek gördüğün yerde işini bitir,onu ez!"ahh orda bir buldozer olsaydı..artık dayanamaz olmuştum,gittim böceğin yanına..bana bak pis sürüngen,beni takipe devam edersen,bir telefon açar,mafya babası olan sevgilime işgalini bildirir,dayaktan seni öldürtür,leşini de balıklara yağmalatırım dedim..
_hadi ya!!
off evet çok saçma olmuştu..pekii,sen bilirsin pis böcek..bekle ve gör..tamam mafya bir sevgilim yok ama kendi işimi kendim halledebilcek kadar güçlü bir hatunum..ilerliyordum,böceği bilmediği boş ve çıkmaz sokağa soktum..çantamdan spreyi çıkardım ve pisliğe;tamam canım anlaşalım,gel,gel,dedim..
-hehh bebeğim böyle dize gel..
spreyi arkamda sakladım,işveli,cilveli ben..böcek yaklaştı..cinsel organına bir tekme(kalın lastik botlarımla)böcek yamuldu..tam;orospu diye kalkmaya çalışırken,yüzüne sprey..
offf,müthiş...yanımda böcek ilacı taşırımda..sen hizaya gel esas pis böcek dedim ve koşar adımlarla oradan uzaklaştım..iyiki yanımda böcek ilacım var...(gözyaşartıcı sprey,bu zamanda taşımak lazım.yoksayalnız başına sokaklarda,karanlıkta nasıl bir yerlere gidebilceğiz bu böcekler varken?)bugün böceklerden yana pek bir şanslıyım,ne şans ama!kuzenin konserine 1,5 saat var,bende sahafları,mağazaları gezmeye koyuldum..çevremdeki böcekleri saymaksızın.etrafıma koruma ağı gerdim..yaklaşanı ezerim..konsere yarım saat kala kuzenimin yanına gittim..biraz muhabbet etmek için.okulun bahçesine çıktık,temiz hava gibiside yok hani..hangi temiz hava istanbulda?bahçe güzel,ağaçlar,çiçekler,kuşlar,böcek,böcekler!!!!ıyhhh!yaz mevsimini bu yüzden çok sevmiyorum;tüm böcekler su yüzüne çıkıyorlar,yer altındaki kovuklarından..güller ne kadar da güzel gözüküyordu..beşparmak indiriminden hoşlanan ellerim pembe güle gitti..dayanamadım kopardım..ahhhhhhhhhhhhh,hayırrrr,olamaz...ya çok acıyor..olan oldu ve arı kardeş beni elimden soktu;hem de bir soktu,pir soktu..konsere 15 dakika kala koşarsın eczaneye..baktırırsın şişen eline..acıdan akan gözyaşları merhem olsalar keşke elime..alam ya ne kadar şansızım;neden,niçin ben?bir gün içinde üç böcek...neden ben?konsere tam vaktinde yetiştim..yıkılmadım,ayaktayım,konserdeyim..konser bitimi,tebrikler,veda ve yine yollar..arkadaşımla buluştuk atlas pasajının önünde...sana bir süprizim var dedi..yaşasın dedim;bugün çok berbat bir gündü ve süprize ihtiyacım vardı..eee,nedir süprizin?
-sinema biletleri benden..
süpriz bu muydu yani?!ya tamam nankörlük etmemek lazım ama daha fazlasına ihtiyacım vardı bugün olanlardan sonra..tabiki çaktırmayıp,ay gerçekten mi,çok teşekkür ederim diye oynadım..ee,hangifilm peki?
-bir böceğin yaşamı..
ne??????????????!!!!hayır,olamaz...neden yaaa!!!!öyle bir kaçmışım ki kız şaşkınlıktan bakakalmış..koşa koşa bir yerlere gidiyordum;nerelere gittiğimi bilmeksizin.ne zaman bildim ki?insanların şaşkın ve ne yapıyor bu dercesine bakışlarına aldırmayarak koşmaya devam ettim..böceksiz bi yer bulana dek..buldum mu?yoo,nerde böceksiz bir dünya?onlar her yerde,beyinlerde...

sıçmak..

acıkan karnımı ve beynimi doyurdum.midemde ağırlık mevcut ama artık ses yok gurlamıyor...
aradan yarım saat bilemedin 40 dakika geçiyor ve bağırsaklarn başlıyor bu sefer çalışmaya..ama ben öyle her yerde yapamıyorum büyüğümü..birkaç saat tutuyorum,bu tam bir işkence oluyor ama sonunu düşünüyorum;mutlu sonu!aradan geçen 2-3 saatten sonra(işkence dolu saatler,
çünkü devamlı osuruğun gelir ama osuramazsın ki eğer osurursan bokunu zor tutarsın) neyse geldik eve tuvalete doğru..haa,ben bazen daha eğlenceli olsun diye evdekilerle muhabbet ederim..daha işkence,daha zevk!herşeyin hep fazlasını isterim..en sonunda vardım son çizgiye..pantalonunu,donunu çıkartıp,oturursun ve başlarsın ıkınmaya..geciktiğinden biraz zorlanarak çıkar ama çıkar..ohh be dersin,dünyanın en büyük zevki sıçmak,fazlalığın vücudundan çıkması..tanrım dünyalara bedel birşey..seksten,boşalmaktan,yemek yemekten de çok öte güzel bir duygu bu!her sıçtığımda ki en az günde 2,bu duyguları yaşıyorum ve dünyanın en büyük zevkini tadıyorum..tanrı kabızların yardımcısı olsun..sıçarken aşklarımı düşünüyorum..onları bir yemek gibi görüp acıktığımda yiyorum yiyorum,mideme indiriyorum..sonra pisliğe dönüşüyorlar..yerken süperler,en sevdiğim yemekler;onları zevkle,iştahla yiyorum..ama ne oluyor;sonuçta dışkıya dönüşüyorlar.bir sifonluk iş!!oturuyorum onları sıçıyorum,zevkle..ve rahatlıyorum,içiçmden atıyorum.sifonu çekiyorum..'aşk birboktur,bunu yiyen çoktur' sözüyle tuvaletten çıkıyorum...

bilinmez neden..

yarı karanlık sokakta ilerliyordu herif..birden gözlüğünü çıkardı ve cebine koydu..kıç cebinden cüzdanını aldı ve içine baktı..hıh dedi ve yerine koydu..montunun cebinde sigarasını ve çakmağını
aradı,buldu..git gide koyulaşan karanlık çakmağın aleviyle hafif aydınlandı..ve yerine koydu;sigarasıyla,çakmağını..sonra yine gözlüğüne baktı,yerinde mi değil mi diye?!bir telaş vardı,kaybetme telaşı..kaybetmek;neyi,neden,niçin?bende nedensiz bir biçimde,bu tanımadığım et parçasını takip ediyordum..sanki bir el çekiyordu beni,takip etmem için onu..adamdaki ilk izlenim buydu;kaybetme telaşı..devamlı aranıp duruyordu..bende de başlamıştı..aklıma birşey takılıyordu,açıp çantamı arıyordum..hay alam rujum nerde?ya cüzdanım?!az önce baktım..hehh burda...ayyy çakmağım yok..hediyeydi..ya,cebime koymuştum...o anda,o et parçasını paranoyalarıyla yalnız bırakmaya karar verdim..çünkü artık uğraşmam gereken kendi paranoyalarım başlamıştı..
not;paranoya bulaşıcı bir hastalıktır..

bye

bu gece bu kent çok yabancı bana.rüzgarın dili bile çok farlı..elveda şarkısını söylüyor,bir sokak çalgıcısı..bildiğim tek şarkı..sokaklar,insanlar,herşey yabancı..aşk mekanım sahil,martılar,hepsi kafasını çevirdiler,ben geçerken..trenin düdüğü,bu gece duyduğum tek anlamlı ses..ayrılık zamanı geldi..bu onun sesi..elveda yabancı geçmişim..

???

bazı sabahlar var ya uyanıyorum ben,dünyanın en büyük acılarını yüklüyorum sırtıma..kalkıyorum yataktan ve seni anıyorum..sessizlik ve boşlukta yankılanınca her tarafta,iyice boğuluyorum karanlığında..kaçmak istiyorum kalabalığa,ses kirliliğine..sessizliği duymak bile istemiyorum..yankılanıyorsun o zaman!gittiğinden beri,bittiğinden beri..
bazı sabahlar gözyaşlarıyla uyanıyorum ve kaldığım yerden devam ediyorum..yaşlarım tükenene kadar..işin içinde sen olunca,kör olasıcalar tükenmiyorlarda..gözlüklerle geçiriyorum günümü,senin morluğunu..herşeye rağmen yaşıyorum..bir bilenin dediğini tekrarlıyorum;"acı çekmiyorsan yaşamıyorsun..."
bazı geceler hiç sabah olmuyor..güneş,aydınlık hiç doğmuyor..hatıralar ve özlemin bitmiyor..bazı günler ben hep ölüyorum;ölüp ölüp diriliyorum..içimi kaplayan bir hüzünle,kulaklarını çınlatıyorum..gittiğinden beri,bittiğinden beri,bazılar hiç bitmiyor...

adsız..

zor şey kadın olmak,başkalarının kadını olmak..makyajını yap,güzel görün..sevişirken de güzel görün,makyajlı ol kocanın,kocalarının,sevgililerinin hoşuna gider..makyajını sil gece yatarken,erken yaşlanmayı önler..makyajla uyunmaz..ağda yap;oranı,buranı yol,koltuk altında kıl olmasın,bacaklarında,vajinanda da..hoşlarına gitmez sonra kocalarının..kılsız ol..!kendine bak,makyajlı ol,manikür,pedikür unutma,temiz ol,mis kok..onlar bok koksada sen mis kok...parfümü unutma..sık göğüs arana,göbeğine,koltuk altına,kulak arkalarına,bileklerine..her yerine sık işte..yürürken senden önce kokun gelsin,hoşlarına gitsin erkeklerin..yoksa giderler senden daha iyisine,onlar doymazlar..en iyisi, sen kendine iyi bak;makyajlı ol,bakımlı ol,hep mis kok,zayıf ol...haa bir de yaşlanma sakın haaaa!!!!!!ve hep onlar için hazır ol..zor şey kadın olmak,kadın olarak var olmak..

parsellenmiş kalp

aşk şarabına bulanmış çiğer sarması..bakhalar etrafta;sen,ben ve arp..aşk meleği...teypte müzik"don't fear the reaper"blue oyster cult...mevsim sonbahar,sarı yapraklar..cennet mekanımız...cehennemde!

adsız..

kan gövdeyi götürdü beynimde!karmaşa,karmaşa,sıkıldım galiba.zoraki bir yolda kaldım,trafik yoğun,sıkışık..mutsuzum!!ölmüşüm!!sensizim...!trafik canavarı geldi,kaza oldu..sen ve ben çarpıştık..ben öldüm..artık bunun üstüne ne diyeyim?allahrahmeteylesin...!

28 Ocak 2008 Pazartesi

j.

kahve yapamadım sana,sanal diyarlar girdi aramıza...

nurdan tecimer...

bazen hayat mucizelerle sarar hayatını...hiç tanımadığın bir insanı görürsün bir yerlerde ve kaynar kanın...çok eskiden beri tanıyormuş gibi hissedersin..ve ardından bir bakarsın ki o kişi sana ulaşmıştır...başlarsın konuşmaya,dertleşmeye...çok uzaklardadır ve görmemişsindir ama yanında hissedersin onu..onla konuşmak sana iyi gelir..yalnız hissetmezsin kendini ve ruh ikizin olduğunu anlar, sevinirsin dünyada yalnız olmadığına...
hayatın getirdiklerini kucaklamak lazım;iyi ya da kötü...2side kazandırır sana..
enerjilerimiz buluştu ve çıktın karşıma...teşekkürler tüm mucizelere...

..

her masalın bir sonu vardır..kabuslarınsa yoktur..

gece gemide karafatma olmak..

o kadar karanlık,o kadar yalnız ki;gündüzün gürültüsü,gecenin sessizliği,benim yalnızlığım..ka-labalığın arasından,ayakların altından kaçmak,ölümle yarışmak ve gece yalnızlığa terkedilmek..
adil olmayan yaşam ve korkutucu,tiksindirici ben..öyle yada böyle,gecede,gündüzde işkence bana..gece gemide karafatma olmak nasıl bir duygu ki?çok mu çirkinim,çok mu tiksindiriciyim?yaratılışımın suçunu bana yüklemek doğru mu?benim de yararım yok mu?var tabiii..ben biliyorum bizi yiyen insanlar var..offf nese..yine zor bir gün,koşuştur dur bir lokma yemek için..ölüm tehlikesi ve süper iltifatlar(!)
-ıyyhhhh karafatmaa!!!
-anneee öldür şu iğrenç böceğiii!!
-öghhh,midem bulanıyor ne çirkin,öghhh...
benimde midem bulanıyor bayan sizlerden!!off offf bir de yalnızlık..karım,çocuklarım olsa,
sürüyle dolansak,mutlu mesut olsak?!olmaz mı?!..peki..nerde ben de o şans..off offf ne yapsamda şu gemiden,yalnızlıktan kurtulsam!!ahh,ahhh daha dün gibi hatırlıyorum buraya gelişimi..oturduğum evin sahibinin çantasındaydım..nerden girdiysem oraya!adam işe gemiyle gidiyormuş..çantasını açıp,evraklarını çıkarırken,kurtulmak,evime kavuşmak için dışarı atladım;
'anaaa,burasıda ne' diye kalakaldım..ne kadar uğraştıysam da olmadı,çantaya geri giremedim.sonra kaldım bu gemide yalnız başıma..çok uğraştım karaya çıkamıyorum,gemi yanaşınca insanlar iniyor,o zamanda ayaklarının altında dümdüz olma tehlikesi var..burdaki yaşama da yaşamak denmez ama hiç yoktan yere posterinin çıkmasından iyidir...bir çıkış yolu olmalı?!gün kavramını bilseydim,ne kadardır burada olduğumu söylerdim..ben ne bilirim ki,altı üstü iğrenç karafatmayım...geceleri uyanık olduğumdan genelde,ki çok gece oldu..ailem benden umudu kesmiştir..bir mektup bile bırakamadım..acaba denize atlasam kurtulur muyum?ka-rafatmalar yüzme bilir mi?bir keresinde bizim ev sahibinin (o beni buraya getiren iblisin) karısı temizlik yapıyordu..yanlışlıkla su dolu lehene düşmüştüm,ölmedim..ama neden ölmedin diye bir sor,sor..cevap;hatun beni görünce korkup,kaçarken leheni devirdi de öyle kurtuldum..günlerce hapşırdım..verem oluyordum az daha..çok zor hayat bizler için..her an ölümle burun burunayız ve sevilmiyoruz kimse tarafından..şimdi zencileri daha iyi anlıyorum..off,off çok özledim evimi,anamı...acaba yine bir çantaya,pantalon paçasına,monta falan girip kaçabilir miyim?denesem ne kaybederimki?..zaten böyle devam ederse mutsuzluktan öleceğim..hiç olmazsa özgürlüğüm uğruna ölürüm..(wayybe bana bak mesajımı da verdim..)hem belki kurtulurum..evet evet bu işi başaracağım...gün ağarıyor,biraz uyuklayayım bari..
way be amma kalabalık..hmm kim olsa kurbanım..şu kadın fena sayılmaz aslında..ama yok yok sayko bir tipi var..ezer geçer görürse valla..
-hey,kayafatma kaydeş,nabey?
hey sende kimsin?nasıl ya?benden korkmayan,korkmayı bırak,benle konuşmaya çalışan bir velet!!!
-ben aliş'im..
hıı?!!beni duyabiliyor musun?
-evet..neden duyamayayım ki?ben evdeki tüm kayafatma kaydeşleyle konuşuyoyum,onlayı besliyoyum..
anaaa,rüya mı görüyorum..
-yok be kayafatma kaydeş geycek..sen napıyoysun buyalayda?!
beni kurtarır mısın burdan?
-tabi,neden olmasın..gel cebime giy bizim eve gidelim,oluy mu?
süperrrrr!!!!!!!!!!!!!!!şaka gibi kurtuldum gemiden,özgürüm..tanrı duydu sesimi...imana gelcem..eve gidiyorum;yemekler,tatlılar,tuzlular,bana bakan bir velet...!!daha ne olsun..yuppiiiii...
-wıyakkkkkkkkkkkkkk!!!(k lerden de anlaşıldığı gibi uzun bir çığlık)anaaa,ne oluyor!!
-defol,defol,gebertin şunuu!upsss,nerdeyim ben?!aaa evim...nasıl yaa?!aaaa,inanmıyorum,rüyaymış hepsi..az daha gidiyorduk tahtalıya..ulan siyah adam,tezgah üstünde uyunur mu?(yanlış zamanda,yanlış yerde olanlara adanmıştır...:)

ben..

iyi bir insan değilim,kötüde değilim..hayatın gerektirdiği gibiyim..

...

yaşamı çözmekle geçen ömrüm,kendimi kaybetmekle geçti..tam çözdüğümü sandığım anda çözüldüm..

hiç birşey..

yaşam ne kadar garip,hayat ne kadar sıradan...herşey akıp gidiyor..hiç birşey aynı değil..ben,sen,o,biz,siz,onlar;hiç birşey..zamansız kayıplar,zamansız aşklar..hiç birşey yarısını bulamamış..hiç birşey tam değil..herşey yarım!bu gece içiyorum ve kaldırıyorum kadehimi..hadi sen de kaldır kadehini katıl bana..ne için mi?yarım kalan aşkalara..

..

her gün ölmekten bıktığın anda,anında öl;öl ki kurtul günlük işkencelerden..

...

gerçek özgürlük düşüncede yatar,eylem yapman özgür olduğunu ispatlamaz..herşeyin bir zamanı var,zamansız fırtına şehri yıkar..

...

insan mı karmaşayı bulur,karmaşa mı insanı bulur,gibi karmaşık bir soruyla başbaşa kaldığın vakit, bilki karmaşanın tam içindesin..

aşk nedir?bu mudur?

gecem aydınlığa büründü..kayıp zaman bulundu..herşey anlamına yeniden kavuştu..çekilen her çile mutluluğa dönüştü..içimde çürüyen her çiçek güne tekrar gülümsedi..kayıp diyarlar bulundu..hayat anlamını buldu..kelimeler sınırlarını geçti,diye düşündüğün anda bir bakmışsın ki tekrar diptesin..alabora olmuş ruhun,çaresizce sürünüyorsun yerlerde.. uzatsalarda uzanamıyorsun..uçurumun kenarındasın..midene sancılar giriyor..avutamıyor kimse,yalnızlığın dinmiyor,orduda olsa dimdik yanında yalnızsın sonunda..nefesin tıkanır...

...

giderek yalnızlığa mı bürünüyordum,yoksa küçük bir depresyon muydu savaştığım?bütün gün uyuma hali,yatakta izlenen film,insanlardan uzak durma eğilimi..içimde bir yerlerde küçük küçük sızılar var,birleşip büyümelerinden korktukça daha da can acıtır hale geliyorlar..kimse yalnızlığımı bitirmiyor,sıkıntım geçmiyor.kaçıp gitme isteğim çığa dönüşüyor.yoksa aşık mı olmuştum,istemediğim halde kapılarımı yine birine mi açmıştım?offfff..kalbimin üzerine büyük bir ağırlık çöküyor,nefes almamı engelliyor..karabasan gibi..kabuslarım bitmiyor.büyüdüm,masallar artık avutmuyor..insanlar,kalabalık,şehir;leş şehir gönlümü eylemiyor..kaçasım var sessizliğe...uzakta bir köy hayal ediyorum..yeşillik içinde bir çiftlik..tarlası var,uçsuz bucaksız..domatesim,salatalığım,patatesim,meyvelerim,hayvanlarım var..hepside organik,genetiği bozulmamış doğal ürünler..uzun ve sağlıklı bir hayat için en ideal olan bir köy..meyve ağaçalrının altında hamağım var,yanında müzik seti..kafamı dinlediğim,huzur depoladığım yer orası..hamaktan kalkıp az biraz yürüyorum,tepeye varıyorum;deniz derya,ayaklarımın altında tüm manzara..alıyorum kağıdımı,kalemimi başlıyorum yazmaya..ilham perilerim uçuşuyor havalarda;şekil değiştirmiş yusufcuklar olarak..saatler sonra karnımın içinde çalan orkestraya dayanamayıp,güzel çiftliğime dönüyorum..onu görüyorum,gülüyor yüzüme,sofrayı hazırlamış,hamakta bekliyor beni,elinde mojito'su..oturuyoruz sofraya,keyifle yiyoruz yemeğimizi..ve gidiyoruz ahırımıza..yeni doğan bebeğimize bakmaya..güzel kuzumu alıyorum kucağıma,öpüyorum seviyorum..akşam üstünün tüm güzellikleri yakalamak,güneşin batışını kaçırmamak için dolaşmaya gidiyoruz,tepeye varıyoruz,bu sefer beraber..elimi tutuyor,suratıma bakıp,dudağıma öpücük konduruyor..içim ısınıyor,kıpır kıpır oluyor..sarılıp birbirimize sıkıca,dalıyoruz doğanın mucizelerine..hava kararmaya başlıyor,güneş tıpıştıpış yatağına gidiyor..ay esneyerek uyanıyor,çıkarıyor üstünden tulumunu..birkaç damla yağmur çiseliyor ve ay dimdik,ayılmış konuçlanıyor yerine..baykuşlar başlıyor ötmeye,cırcır böcekleriyle yarışır bir halde..doğa mükemmel bir şekilde işliyor ve uyku vakti geliyor..ruhumun en özgür ve rahat olduğu saat geliyor,onun kollarının arasına girip,nefesini hissettiğim,bir bütün olup rüyalara daldığım an..ve gözüme giren güneş ışığıyla uyanıyorum,gerçekler,kabus gibi oturuyor yüreğime..herşey hayaldi,güzel bir rüyaydı..şehir,kalabalık,birbirini iterek,ezerek,acıtarak yol alan insanlar,trafik,kirli hava,egzos dumanları,pis sokaklar,şaibeli canlılar..dahası da var,saymakla bitmezler..bunlar bile yeteri kadar kalp sıkıştırıcı..yalnızlığa itici..şehir adamı kabuslarla uyandırır yatağından..güne başlamak istemezsin..kimbilir ne pisliklere canım demek zorunda kalacaksın?!şehir adamı iter yalnızlıklara bilirsin çünkü kendini..şehir adamı sanal diyarlara götürür..şehir insana unutturur sevgileri...

gecenin çığlığı..

birden aşağı düşüverdi küçük kuş..sapanla vurdu o masum kuşu..hem de sebepsiz!yoo,yoo bir sebebi vardı onunda,herkes gibi..uçmak;geberene kadar uçmak,kanat çırpmak sonsuzluğa..
rüzgarı arkana almak,bir uçtan öbür uca gitmek,bulutları delip geçmek..ona göre onlar her zaman özgürdüler,istedikleri yere gidebilirlerdi;hem de kimseye hesap vermeden..o da onları kıskanıyordu..hem uçabildikleri,hem de özgür oldukları için..oysaki yanılıyordu..kimse,hiçbir canlı özgür değildir gerçekten..muhakkak birşey kısıtlar onu..sapan gibi..kıskançlığından onları öldürüyordu,vahşice,sapanla..bir bir önüne düşürüyordu onları,büyük bir hazla..o uçamıyorsa onlarda uçamamalıydılar..evlerinin arkasındaki tepeye gider,her gün bir sürü kuşu öldürürdü,hiç acımadan..hepsinide kendi yaptığı küçük kulübede saklardı..bu aralar uyuyamaz olmuştu kuşların çığlıklarından..hem gerçekte,hem rüyada..içi içine sığmıyordu..rüyalarına giriyordu özgürlük melekleri..onu çağırıyorlardı uçması için..öldürdüğü kuşların kanatlarıyla..bir gün aklına bir fikir geldi,rüyalarına giren ölü kuşlardan..hepsinin tek tek tüylerini,o ipeksi tüylerini yoldu ve yapıştırdı..kendine koskocaman bir kanat yaptı..uçucaktı rüyasında görmüştü..etrafındakiler onun iyice kafayı üşüttüğünü düşünüyorlardı..oysa kimse onun iç dünyasını anlamıyordu,
anlamaya çalışmıyordu..bu onun en büyük isteğiydi,uçmak!!insanlar gerçekten istedikleri birşey için herşeyi göze alırlar;ölümü bile..kararlıydı,bir kez olsun uçabilmek için ölümle bile yarışmaya,
zaten uçamazsa,denemezse,o heyecanı bir kez bile tatmazsa,yaşamının bir anlamı olmayacaktı..
yaşayan bir ölü gibi dolanacaktı..artık onu özgürlük meleklerinden başka kimse anlamıyordu..bütün geceyi düşünceli ve ailesinin yanında geçirdi..onların şaşkın bakışlarının altında ezilerekten..çünkü o hep yalnızlığı seçerdi..ertesi sabah kimseye birşey söylemeden çıktı evden,tepeye vardı kanatlarıyla beraber..zamanı gelmişti,artık dayanamıyordu..onu çağırıyordu özgürlük melekleri..rüzgarın en şiddetli olduğu bir anda,bıraktı kendini rüzgara..evet uçuyordu,özgürdü.gökyüzüne sahipti,bulutları deliyordu,deniz derya ayaklarının altındaydı..çığlık atıyordu,aynı kuşlar gibi..herşey istediği gibi olmuştu..artık ölebilirdi..yere çakıldı!!!...ama o özgürdü;o özgürdü,özgürdü..

aşkın tarifi

zamansız sancılarla boğulmak üzereyim..dar geliyor sokaklar,caddeler;bu şehir ve insanları..ölümle savaşmıyorum artık o benim arkadaşım oldu..offf..içimi hep bir karanlık basıyor..aşk bazen yalnız kalmayı bilmekse,evet ben aşığım..ölmüşüm de ağlayanım yok..aşk acı çekmekse,evet ben aşığım..ve bir o kadar da nefret doluyum..günler at gibi koşturuyor,sanki altılıya oynuyor..her gün yeni birşey oluyor..ama elde avuçta ne var?bok var.bu gündüz karanlıktı,güneşte tutulmadı..beynim karardı,gündüzüm kayboldu..eylem yapıyor bana..söndürün ışıkları..gece 24 saat hizmetimde..gündüzü arıyorum..bulan var mı?düşündüm,taşındım bir karar verdim..ve aşkımı satılığa çıkarttım..açık arttırmada değil..%100 indirim yaptım..geliş fiyatına vercem..çabuk satılsın..ne gelen var ne giden, ne de aşkımısoran..o yine bana mı kaldı..geliş fiatını geçtim,karı salladım,beleşe vercem..gel abi gell beleşe aşka gel...o kadar bağırdım gelen olmadı..aşkım beni terketmedi..acım ve yalnızlığımda..bu gece kendimi öldürüyorum..ruhumu salıveriyorum sokaklara..sahip buldu kendine..ruhum bir kedide şimdi..öldüm bütün mirasımı,aşkımı;tüm kente bıraktım..şimdiyalnızlık onlarda,şimdi acı tüm şehirde..hıhhh..ben kediyim..yan gelip yatarım...

...

geçiş,gündüzü geçiş..kendimi kaybettim.gece kol geziyor.yardım istedim ondan,baktı ve güldü..sonra gitti,git-ti!!o da terketti..bulamadım evimi,bulamadım yatağımı,kendimi..o da yok!bakabildiğim son deliğe kadar baktım.aşkım da yoktu..sifonu çekmişler..kent ve gece ölmüş,ben gündüzdeyim ama kör olmuşum..her yer karanlık,mevsim yaz ama üşüyorum..ama nefret ederim,nefret ederim sıcaktan..ben soğuğum,ben geceyim ve artık karar verdim;ben yokum..

sen

yalnızlığa sığınır oldum,her çıldırmanın ardından...mutluluğu buldum yalnızlıkta..en büyük korkumken eskiden...zaman değiştiriyor herşeyi..acılara alıştırıyor..üstesinden geliyorsun,her şekilde beceriyorsun düştükten sora kalkmayı..canını acıtmıyor seni terkedenler..biliyorsun,öğreniyorsun ki;herkes gider,kalırsın yalnız başına..o zamn neye yarar,yalnızlıktan korkmak?sahipleniyoruz hemen herşeyi,malımız sanıyoruz sevgileri..bitince de çöküyoruz,çökertiyoruz..insafsızlaşıyoruz..mülkiyet duygusundan kurtulmayı beceremiyoruz..sorna da hayat kumarında kaybediyoruz tüm mülklerimizi..iflas ediyor ruhlarımız..baştan yanlış yetiştiriliyoruz..ama öğretilmemiş ki büyüklerimizede doğrular..onlarda bir nevi mal olarak büyütülmüşler..sahip olmuşlar,sahip olunmuşlar..düşe kalka büyümeliyiz..yalnız olmalıyız ki görmeliyiz hayatın gerçek yüzünü..korkmamalıyız düşmekten..kaybetmekten kaçınmamalıyız..her yenilginin sonunda yalnız kalabilmeliyiz ki,korkmayalım yarınlardan..kendi başımıza bir birey olduğumuzun farkında olmalıyız ki gerçek gücü bulalım...yenilmeyelim yaşama...sen varsın bir tek,gerçek güç senin yenilgilerinde ve onlardan yalnız başına kurtulabilmende...sensin,tek ve gerçek güçsün..