Hakkımda

Fotoğrafım
Gülüyorum,ağlamamak için; aslında ağlamayıda beceremezdim. Gülmeyi de beceremiyorum ya,sadece kafamın içinde gülebiliyorum, oradada kahkahalarım gözyaşlarımdan bile daha acı...

30 Ocak 2008 Çarşamba

kaçış yok

sabah yataktan kaltığımda kim bir gerçekle yüz yüze geleceğimi bilebilirdi ki tanrıdan başka..tabiki kimse!medyumları saymazsak(!)ılık bir duş ve güzel bir kahvaltıdan sonra,giyinmiş günün zorlukları ile mücadele edebilmek için meditasyonumu yapmış,koşuşturma dolu için evden çıktım..kapımı kilitledim,merdivenleri iniyorum..ama hayır,olamaz!!hayatta görmeği istemediğim,yani günde ilk göreceğim varlık olmamasını istediğim;tanrının yaratırken acımasız olduğu bir yaratık..karafatma!böceklerin en ufağından bile korkup,kaçmışımdır..ama gariptir ki bu sefer aynı şeyi yapmadım.durmuş hem kendime şaşırıyor,hem de onu yakından izliyorum.korku mu?tiksinti mi?galiba onlardan iğreniyorum..pis ve asalak oldukları için..artıklarla yaşıyorlar ve çoğu insanı korkutuyorlar..özellikle de beni..o an,o karafatmanın,pis böceğin yaşamına son vermek istedim.kendimi o an azrail gibi gördüm,bunda benim suçum ne!ve hayatımda hiç yapmadığım,yapamadığım şeyi yaptım..onu ezdim,dümdüz ettim.çokta zevkli geldi..sonra midem bulandı..çantamdan kolonyamı aldım,burnuma dayaya dayaya yola koyuldum..hele şükür apatmandan çıktım..bugün bir iki yere uğrayıp sergi için yer ayarlamam,bir dükkana resmimi bırakmam,yayınevleriyle konuşmam,ardından da kuzenimin okulundaki konserine yetişmem,akşamda arkadaşımla buluşup sinemaya,çıkıştada yemeğe gitmem lazım..fazla güzel ve koşuşturma dolu bir gün..koşuşturmak ve ben çok uyumluyuz;severim hani onu..dolmuş durağına ilerledim ve boş bir dolmuş bulup önüne kuruldum.sabahın onunda kim olur ki,hem de cumartesi günü..?binmiş dolmuşa,kulağımda wolkman,huzurluyum(enigma dinliyorum)ve istiklale gidiyorum.o tiksindiri olayı unutmuş gibiyim ama değilim..sonuçta karafatma katili olmuştum..yarım saatlik bir yoldan sonra istiklalde yürüyorum.sergi için yer aramama gerek kalmadı;arkadaşım aradı,o bulmuş bana..ahh şu dostlar kara gün dostları olmasa ne bok yeriz...bir de ak gün dostları var,kazık atıcı yani...kabul etmek lazım onlar olmasa hayatçok sıradan geçer..onlar bize,yaşamımıza neşe katıyor..severim onlarıda(!)15 dakikalık bir yürüyüşten sonra dükkana resmimi bıraktım.ve ilk yayınevine gittim.iyi bir yere benziyor.ama daha gezinmek lazım..kitabımı kötü bir yerden çıkarmak istemiyorum...dinlenmek ve bir şeyler atıştırmak için naregatsiye girdim..bir kaç yıl önce çok sevdiğim bir arkadaşım getirmişti beni,ilk buraya..biraz kıl ve uyuz olduğumdan;ne biçim yer,beğenmedim,hadi gidelim türü şeyler sıralamıştım..oradan çıktıktan sonrada orayı çok sevmiştim..ve her istiklale geldiğimde uğrar olmuştum..işte ben...yarım saat dinlendikten ve winter menü tıkındıktan sonra,yine yola koyuldum..ilerliyorum..
-şişştt,şişttt!yavrum..
arkamı döndüm;aman tanrım iğrenç bir böcek daha..bu seferki insan görünümünde ama BÖCEK.
neden sokaklarda rahat dolaşılamıyor bu böcekler yüzünden!?tiksiniyorum,iğreniyorum hepsinden!epeydir erkekleride böcek gibi görüyordum..iğrençler,asalaklar;yapışıp bırakmıyorlar.ve çoğu kadını rahatsız edip,korkutuyorlar..özelliklede beni..hızlı hızlı adımlarla diğer yayınevine ulaşmıştım.oraylada konuştum;rahatsız bir biçimde..böcekten dolayı..dışarı çıktığımda pis böcek hala beni bekliyordu..yuhh dedim..o an onu da apartmanda öldürdüğüm karafatma gibi ezmek istedim..yeni bir parola;"böcek gördüğün yerde işini bitir,onu ez!"ahh orda bir buldozer olsaydı..artık dayanamaz olmuştum,gittim böceğin yanına..bana bak pis sürüngen,beni takipe devam edersen,bir telefon açar,mafya babası olan sevgilime işgalini bildirir,dayaktan seni öldürtür,leşini de balıklara yağmalatırım dedim..
_hadi ya!!
off evet çok saçma olmuştu..pekii,sen bilirsin pis böcek..bekle ve gör..tamam mafya bir sevgilim yok ama kendi işimi kendim halledebilcek kadar güçlü bir hatunum..ilerliyordum,böceği bilmediği boş ve çıkmaz sokağa soktum..çantamdan spreyi çıkardım ve pisliğe;tamam canım anlaşalım,gel,gel,dedim..
-hehh bebeğim böyle dize gel..
spreyi arkamda sakladım,işveli,cilveli ben..böcek yaklaştı..cinsel organına bir tekme(kalın lastik botlarımla)böcek yamuldu..tam;orospu diye kalkmaya çalışırken,yüzüne sprey..
offf,müthiş...yanımda böcek ilacı taşırımda..sen hizaya gel esas pis böcek dedim ve koşar adımlarla oradan uzaklaştım..iyiki yanımda böcek ilacım var...(gözyaşartıcı sprey,bu zamanda taşımak lazım.yoksayalnız başına sokaklarda,karanlıkta nasıl bir yerlere gidebilceğiz bu böcekler varken?)bugün böceklerden yana pek bir şanslıyım,ne şans ama!kuzenin konserine 1,5 saat var,bende sahafları,mağazaları gezmeye koyuldum..çevremdeki böcekleri saymaksızın.etrafıma koruma ağı gerdim..yaklaşanı ezerim..konsere yarım saat kala kuzenimin yanına gittim..biraz muhabbet etmek için.okulun bahçesine çıktık,temiz hava gibiside yok hani..hangi temiz hava istanbulda?bahçe güzel,ağaçlar,çiçekler,kuşlar,böcek,böcekler!!!!ıyhhh!yaz mevsimini bu yüzden çok sevmiyorum;tüm böcekler su yüzüne çıkıyorlar,yer altındaki kovuklarından..güller ne kadar da güzel gözüküyordu..beşparmak indiriminden hoşlanan ellerim pembe güle gitti..dayanamadım kopardım..ahhhhhhhhhhhhh,hayırrrr,olamaz...ya çok acıyor..olan oldu ve arı kardeş beni elimden soktu;hem de bir soktu,pir soktu..konsere 15 dakika kala koşarsın eczaneye..baktırırsın şişen eline..acıdan akan gözyaşları merhem olsalar keşke elime..alam ya ne kadar şansızım;neden,niçin ben?bir gün içinde üç böcek...neden ben?konsere tam vaktinde yetiştim..yıkılmadım,ayaktayım,konserdeyim..konser bitimi,tebrikler,veda ve yine yollar..arkadaşımla buluştuk atlas pasajının önünde...sana bir süprizim var dedi..yaşasın dedim;bugün çok berbat bir gündü ve süprize ihtiyacım vardı..eee,nedir süprizin?
-sinema biletleri benden..
süpriz bu muydu yani?!ya tamam nankörlük etmemek lazım ama daha fazlasına ihtiyacım vardı bugün olanlardan sonra..tabiki çaktırmayıp,ay gerçekten mi,çok teşekkür ederim diye oynadım..ee,hangifilm peki?
-bir böceğin yaşamı..
ne??????????????!!!!hayır,olamaz...neden yaaa!!!!öyle bir kaçmışım ki kız şaşkınlıktan bakakalmış..koşa koşa bir yerlere gidiyordum;nerelere gittiğimi bilmeksizin.ne zaman bildim ki?insanların şaşkın ve ne yapıyor bu dercesine bakışlarına aldırmayarak koşmaya devam ettim..böceksiz bi yer bulana dek..buldum mu?yoo,nerde böceksiz bir dünya?onlar her yerde,beyinlerde...

sıçmak..

acıkan karnımı ve beynimi doyurdum.midemde ağırlık mevcut ama artık ses yok gurlamıyor...
aradan yarım saat bilemedin 40 dakika geçiyor ve bağırsaklarn başlıyor bu sefer çalışmaya..ama ben öyle her yerde yapamıyorum büyüğümü..birkaç saat tutuyorum,bu tam bir işkence oluyor ama sonunu düşünüyorum;mutlu sonu!aradan geçen 2-3 saatten sonra(işkence dolu saatler,
çünkü devamlı osuruğun gelir ama osuramazsın ki eğer osurursan bokunu zor tutarsın) neyse geldik eve tuvalete doğru..haa,ben bazen daha eğlenceli olsun diye evdekilerle muhabbet ederim..daha işkence,daha zevk!herşeyin hep fazlasını isterim..en sonunda vardım son çizgiye..pantalonunu,donunu çıkartıp,oturursun ve başlarsın ıkınmaya..geciktiğinden biraz zorlanarak çıkar ama çıkar..ohh be dersin,dünyanın en büyük zevki sıçmak,fazlalığın vücudundan çıkması..tanrım dünyalara bedel birşey..seksten,boşalmaktan,yemek yemekten de çok öte güzel bir duygu bu!her sıçtığımda ki en az günde 2,bu duyguları yaşıyorum ve dünyanın en büyük zevkini tadıyorum..tanrı kabızların yardımcısı olsun..sıçarken aşklarımı düşünüyorum..onları bir yemek gibi görüp acıktığımda yiyorum yiyorum,mideme indiriyorum..sonra pisliğe dönüşüyorlar..yerken süperler,en sevdiğim yemekler;onları zevkle,iştahla yiyorum..ama ne oluyor;sonuçta dışkıya dönüşüyorlar.bir sifonluk iş!!oturuyorum onları sıçıyorum,zevkle..ve rahatlıyorum,içiçmden atıyorum.sifonu çekiyorum..'aşk birboktur,bunu yiyen çoktur' sözüyle tuvaletten çıkıyorum...

bilinmez neden..

yarı karanlık sokakta ilerliyordu herif..birden gözlüğünü çıkardı ve cebine koydu..kıç cebinden cüzdanını aldı ve içine baktı..hıh dedi ve yerine koydu..montunun cebinde sigarasını ve çakmağını
aradı,buldu..git gide koyulaşan karanlık çakmağın aleviyle hafif aydınlandı..ve yerine koydu;sigarasıyla,çakmağını..sonra yine gözlüğüne baktı,yerinde mi değil mi diye?!bir telaş vardı,kaybetme telaşı..kaybetmek;neyi,neden,niçin?bende nedensiz bir biçimde,bu tanımadığım et parçasını takip ediyordum..sanki bir el çekiyordu beni,takip etmem için onu..adamdaki ilk izlenim buydu;kaybetme telaşı..devamlı aranıp duruyordu..bende de başlamıştı..aklıma birşey takılıyordu,açıp çantamı arıyordum..hay alam rujum nerde?ya cüzdanım?!az önce baktım..hehh burda...ayyy çakmağım yok..hediyeydi..ya,cebime koymuştum...o anda,o et parçasını paranoyalarıyla yalnız bırakmaya karar verdim..çünkü artık uğraşmam gereken kendi paranoyalarım başlamıştı..
not;paranoya bulaşıcı bir hastalıktır..

bye

bu gece bu kent çok yabancı bana.rüzgarın dili bile çok farlı..elveda şarkısını söylüyor,bir sokak çalgıcısı..bildiğim tek şarkı..sokaklar,insanlar,herşey yabancı..aşk mekanım sahil,martılar,hepsi kafasını çevirdiler,ben geçerken..trenin düdüğü,bu gece duyduğum tek anlamlı ses..ayrılık zamanı geldi..bu onun sesi..elveda yabancı geçmişim..

???

bazı sabahlar var ya uyanıyorum ben,dünyanın en büyük acılarını yüklüyorum sırtıma..kalkıyorum yataktan ve seni anıyorum..sessizlik ve boşlukta yankılanınca her tarafta,iyice boğuluyorum karanlığında..kaçmak istiyorum kalabalığa,ses kirliliğine..sessizliği duymak bile istemiyorum..yankılanıyorsun o zaman!gittiğinden beri,bittiğinden beri..
bazı sabahlar gözyaşlarıyla uyanıyorum ve kaldığım yerden devam ediyorum..yaşlarım tükenene kadar..işin içinde sen olunca,kör olasıcalar tükenmiyorlarda..gözlüklerle geçiriyorum günümü,senin morluğunu..herşeye rağmen yaşıyorum..bir bilenin dediğini tekrarlıyorum;"acı çekmiyorsan yaşamıyorsun..."
bazı geceler hiç sabah olmuyor..güneş,aydınlık hiç doğmuyor..hatıralar ve özlemin bitmiyor..bazı günler ben hep ölüyorum;ölüp ölüp diriliyorum..içimi kaplayan bir hüzünle,kulaklarını çınlatıyorum..gittiğinden beri,bittiğinden beri,bazılar hiç bitmiyor...

adsız..

zor şey kadın olmak,başkalarının kadını olmak..makyajını yap,güzel görün..sevişirken de güzel görün,makyajlı ol kocanın,kocalarının,sevgililerinin hoşuna gider..makyajını sil gece yatarken,erken yaşlanmayı önler..makyajla uyunmaz..ağda yap;oranı,buranı yol,koltuk altında kıl olmasın,bacaklarında,vajinanda da..hoşlarına gitmez sonra kocalarının..kılsız ol..!kendine bak,makyajlı ol,manikür,pedikür unutma,temiz ol,mis kok..onlar bok koksada sen mis kok...parfümü unutma..sık göğüs arana,göbeğine,koltuk altına,kulak arkalarına,bileklerine..her yerine sık işte..yürürken senden önce kokun gelsin,hoşlarına gitsin erkeklerin..yoksa giderler senden daha iyisine,onlar doymazlar..en iyisi, sen kendine iyi bak;makyajlı ol,bakımlı ol,hep mis kok,zayıf ol...haa bir de yaşlanma sakın haaaa!!!!!!ve hep onlar için hazır ol..zor şey kadın olmak,kadın olarak var olmak..

parsellenmiş kalp

aşk şarabına bulanmış çiğer sarması..bakhalar etrafta;sen,ben ve arp..aşk meleği...teypte müzik"don't fear the reaper"blue oyster cult...mevsim sonbahar,sarı yapraklar..cennet mekanımız...cehennemde!

adsız..

kan gövdeyi götürdü beynimde!karmaşa,karmaşa,sıkıldım galiba.zoraki bir yolda kaldım,trafik yoğun,sıkışık..mutsuzum!!ölmüşüm!!sensizim...!trafik canavarı geldi,kaza oldu..sen ve ben çarpıştık..ben öldüm..artık bunun üstüne ne diyeyim?allahrahmeteylesin...!

28 Ocak 2008 Pazartesi

j.

kahve yapamadım sana,sanal diyarlar girdi aramıza...

nurdan tecimer...

bazen hayat mucizelerle sarar hayatını...hiç tanımadığın bir insanı görürsün bir yerlerde ve kaynar kanın...çok eskiden beri tanıyormuş gibi hissedersin..ve ardından bir bakarsın ki o kişi sana ulaşmıştır...başlarsın konuşmaya,dertleşmeye...çok uzaklardadır ve görmemişsindir ama yanında hissedersin onu..onla konuşmak sana iyi gelir..yalnız hissetmezsin kendini ve ruh ikizin olduğunu anlar, sevinirsin dünyada yalnız olmadığına...
hayatın getirdiklerini kucaklamak lazım;iyi ya da kötü...2side kazandırır sana..
enerjilerimiz buluştu ve çıktın karşıma...teşekkürler tüm mucizelere...

..

her masalın bir sonu vardır..kabuslarınsa yoktur..

gece gemide karafatma olmak..

o kadar karanlık,o kadar yalnız ki;gündüzün gürültüsü,gecenin sessizliği,benim yalnızlığım..ka-labalığın arasından,ayakların altından kaçmak,ölümle yarışmak ve gece yalnızlığa terkedilmek..
adil olmayan yaşam ve korkutucu,tiksindirici ben..öyle yada böyle,gecede,gündüzde işkence bana..gece gemide karafatma olmak nasıl bir duygu ki?çok mu çirkinim,çok mu tiksindiriciyim?yaratılışımın suçunu bana yüklemek doğru mu?benim de yararım yok mu?var tabiii..ben biliyorum bizi yiyen insanlar var..offf nese..yine zor bir gün,koşuştur dur bir lokma yemek için..ölüm tehlikesi ve süper iltifatlar(!)
-ıyyhhhh karafatmaa!!!
-anneee öldür şu iğrenç böceğiii!!
-öghhh,midem bulanıyor ne çirkin,öghhh...
benimde midem bulanıyor bayan sizlerden!!off offf bir de yalnızlık..karım,çocuklarım olsa,
sürüyle dolansak,mutlu mesut olsak?!olmaz mı?!..peki..nerde ben de o şans..off offf ne yapsamda şu gemiden,yalnızlıktan kurtulsam!!ahh,ahhh daha dün gibi hatırlıyorum buraya gelişimi..oturduğum evin sahibinin çantasındaydım..nerden girdiysem oraya!adam işe gemiyle gidiyormuş..çantasını açıp,evraklarını çıkarırken,kurtulmak,evime kavuşmak için dışarı atladım;
'anaaa,burasıda ne' diye kalakaldım..ne kadar uğraştıysam da olmadı,çantaya geri giremedim.sonra kaldım bu gemide yalnız başıma..çok uğraştım karaya çıkamıyorum,gemi yanaşınca insanlar iniyor,o zamanda ayaklarının altında dümdüz olma tehlikesi var..burdaki yaşama da yaşamak denmez ama hiç yoktan yere posterinin çıkmasından iyidir...bir çıkış yolu olmalı?!gün kavramını bilseydim,ne kadardır burada olduğumu söylerdim..ben ne bilirim ki,altı üstü iğrenç karafatmayım...geceleri uyanık olduğumdan genelde,ki çok gece oldu..ailem benden umudu kesmiştir..bir mektup bile bırakamadım..acaba denize atlasam kurtulur muyum?ka-rafatmalar yüzme bilir mi?bir keresinde bizim ev sahibinin (o beni buraya getiren iblisin) karısı temizlik yapıyordu..yanlışlıkla su dolu lehene düşmüştüm,ölmedim..ama neden ölmedin diye bir sor,sor..cevap;hatun beni görünce korkup,kaçarken leheni devirdi de öyle kurtuldum..günlerce hapşırdım..verem oluyordum az daha..çok zor hayat bizler için..her an ölümle burun burunayız ve sevilmiyoruz kimse tarafından..şimdi zencileri daha iyi anlıyorum..off,off çok özledim evimi,anamı...acaba yine bir çantaya,pantalon paçasına,monta falan girip kaçabilir miyim?denesem ne kaybederimki?..zaten böyle devam ederse mutsuzluktan öleceğim..hiç olmazsa özgürlüğüm uğruna ölürüm..(wayybe bana bak mesajımı da verdim..)hem belki kurtulurum..evet evet bu işi başaracağım...gün ağarıyor,biraz uyuklayayım bari..
way be amma kalabalık..hmm kim olsa kurbanım..şu kadın fena sayılmaz aslında..ama yok yok sayko bir tipi var..ezer geçer görürse valla..
-hey,kayafatma kaydeş,nabey?
hey sende kimsin?nasıl ya?benden korkmayan,korkmayı bırak,benle konuşmaya çalışan bir velet!!!
-ben aliş'im..
hıı?!!beni duyabiliyor musun?
-evet..neden duyamayayım ki?ben evdeki tüm kayafatma kaydeşleyle konuşuyoyum,onlayı besliyoyum..
anaaa,rüya mı görüyorum..
-yok be kayafatma kaydeş geycek..sen napıyoysun buyalayda?!
beni kurtarır mısın burdan?
-tabi,neden olmasın..gel cebime giy bizim eve gidelim,oluy mu?
süperrrrr!!!!!!!!!!!!!!!şaka gibi kurtuldum gemiden,özgürüm..tanrı duydu sesimi...imana gelcem..eve gidiyorum;yemekler,tatlılar,tuzlular,bana bakan bir velet...!!daha ne olsun..yuppiiiii...
-wıyakkkkkkkkkkkkkk!!!(k lerden de anlaşıldığı gibi uzun bir çığlık)anaaa,ne oluyor!!
-defol,defol,gebertin şunuu!upsss,nerdeyim ben?!aaa evim...nasıl yaa?!aaaa,inanmıyorum,rüyaymış hepsi..az daha gidiyorduk tahtalıya..ulan siyah adam,tezgah üstünde uyunur mu?(yanlış zamanda,yanlış yerde olanlara adanmıştır...:)

ben..

iyi bir insan değilim,kötüde değilim..hayatın gerektirdiği gibiyim..

...

yaşamı çözmekle geçen ömrüm,kendimi kaybetmekle geçti..tam çözdüğümü sandığım anda çözüldüm..

hiç birşey..

yaşam ne kadar garip,hayat ne kadar sıradan...herşey akıp gidiyor..hiç birşey aynı değil..ben,sen,o,biz,siz,onlar;hiç birşey..zamansız kayıplar,zamansız aşklar..hiç birşey yarısını bulamamış..hiç birşey tam değil..herşey yarım!bu gece içiyorum ve kaldırıyorum kadehimi..hadi sen de kaldır kadehini katıl bana..ne için mi?yarım kalan aşkalara..

..

her gün ölmekten bıktığın anda,anında öl;öl ki kurtul günlük işkencelerden..

...

gerçek özgürlük düşüncede yatar,eylem yapman özgür olduğunu ispatlamaz..herşeyin bir zamanı var,zamansız fırtına şehri yıkar..

...

insan mı karmaşayı bulur,karmaşa mı insanı bulur,gibi karmaşık bir soruyla başbaşa kaldığın vakit, bilki karmaşanın tam içindesin..

aşk nedir?bu mudur?

gecem aydınlığa büründü..kayıp zaman bulundu..herşey anlamına yeniden kavuştu..çekilen her çile mutluluğa dönüştü..içimde çürüyen her çiçek güne tekrar gülümsedi..kayıp diyarlar bulundu..hayat anlamını buldu..kelimeler sınırlarını geçti,diye düşündüğün anda bir bakmışsın ki tekrar diptesin..alabora olmuş ruhun,çaresizce sürünüyorsun yerlerde.. uzatsalarda uzanamıyorsun..uçurumun kenarındasın..midene sancılar giriyor..avutamıyor kimse,yalnızlığın dinmiyor,orduda olsa dimdik yanında yalnızsın sonunda..nefesin tıkanır...

...

giderek yalnızlığa mı bürünüyordum,yoksa küçük bir depresyon muydu savaştığım?bütün gün uyuma hali,yatakta izlenen film,insanlardan uzak durma eğilimi..içimde bir yerlerde küçük küçük sızılar var,birleşip büyümelerinden korktukça daha da can acıtır hale geliyorlar..kimse yalnızlığımı bitirmiyor,sıkıntım geçmiyor.kaçıp gitme isteğim çığa dönüşüyor.yoksa aşık mı olmuştum,istemediğim halde kapılarımı yine birine mi açmıştım?offfff..kalbimin üzerine büyük bir ağırlık çöküyor,nefes almamı engelliyor..karabasan gibi..kabuslarım bitmiyor.büyüdüm,masallar artık avutmuyor..insanlar,kalabalık,şehir;leş şehir gönlümü eylemiyor..kaçasım var sessizliğe...uzakta bir köy hayal ediyorum..yeşillik içinde bir çiftlik..tarlası var,uçsuz bucaksız..domatesim,salatalığım,patatesim,meyvelerim,hayvanlarım var..hepside organik,genetiği bozulmamış doğal ürünler..uzun ve sağlıklı bir hayat için en ideal olan bir köy..meyve ağaçalrının altında hamağım var,yanında müzik seti..kafamı dinlediğim,huzur depoladığım yer orası..hamaktan kalkıp az biraz yürüyorum,tepeye varıyorum;deniz derya,ayaklarımın altında tüm manzara..alıyorum kağıdımı,kalemimi başlıyorum yazmaya..ilham perilerim uçuşuyor havalarda;şekil değiştirmiş yusufcuklar olarak..saatler sonra karnımın içinde çalan orkestraya dayanamayıp,güzel çiftliğime dönüyorum..onu görüyorum,gülüyor yüzüme,sofrayı hazırlamış,hamakta bekliyor beni,elinde mojito'su..oturuyoruz sofraya,keyifle yiyoruz yemeğimizi..ve gidiyoruz ahırımıza..yeni doğan bebeğimize bakmaya..güzel kuzumu alıyorum kucağıma,öpüyorum seviyorum..akşam üstünün tüm güzellikleri yakalamak,güneşin batışını kaçırmamak için dolaşmaya gidiyoruz,tepeye varıyoruz,bu sefer beraber..elimi tutuyor,suratıma bakıp,dudağıma öpücük konduruyor..içim ısınıyor,kıpır kıpır oluyor..sarılıp birbirimize sıkıca,dalıyoruz doğanın mucizelerine..hava kararmaya başlıyor,güneş tıpıştıpış yatağına gidiyor..ay esneyerek uyanıyor,çıkarıyor üstünden tulumunu..birkaç damla yağmur çiseliyor ve ay dimdik,ayılmış konuçlanıyor yerine..baykuşlar başlıyor ötmeye,cırcır böcekleriyle yarışır bir halde..doğa mükemmel bir şekilde işliyor ve uyku vakti geliyor..ruhumun en özgür ve rahat olduğu saat geliyor,onun kollarının arasına girip,nefesini hissettiğim,bir bütün olup rüyalara daldığım an..ve gözüme giren güneş ışığıyla uyanıyorum,gerçekler,kabus gibi oturuyor yüreğime..herşey hayaldi,güzel bir rüyaydı..şehir,kalabalık,birbirini iterek,ezerek,acıtarak yol alan insanlar,trafik,kirli hava,egzos dumanları,pis sokaklar,şaibeli canlılar..dahası da var,saymakla bitmezler..bunlar bile yeteri kadar kalp sıkıştırıcı..yalnızlığa itici..şehir adamı kabuslarla uyandırır yatağından..güne başlamak istemezsin..kimbilir ne pisliklere canım demek zorunda kalacaksın?!şehir adamı iter yalnızlıklara bilirsin çünkü kendini..şehir adamı sanal diyarlara götürür..şehir insana unutturur sevgileri...

gecenin çığlığı..

birden aşağı düşüverdi küçük kuş..sapanla vurdu o masum kuşu..hem de sebepsiz!yoo,yoo bir sebebi vardı onunda,herkes gibi..uçmak;geberene kadar uçmak,kanat çırpmak sonsuzluğa..
rüzgarı arkana almak,bir uçtan öbür uca gitmek,bulutları delip geçmek..ona göre onlar her zaman özgürdüler,istedikleri yere gidebilirlerdi;hem de kimseye hesap vermeden..o da onları kıskanıyordu..hem uçabildikleri,hem de özgür oldukları için..oysaki yanılıyordu..kimse,hiçbir canlı özgür değildir gerçekten..muhakkak birşey kısıtlar onu..sapan gibi..kıskançlığından onları öldürüyordu,vahşice,sapanla..bir bir önüne düşürüyordu onları,büyük bir hazla..o uçamıyorsa onlarda uçamamalıydılar..evlerinin arkasındaki tepeye gider,her gün bir sürü kuşu öldürürdü,hiç acımadan..hepsinide kendi yaptığı küçük kulübede saklardı..bu aralar uyuyamaz olmuştu kuşların çığlıklarından..hem gerçekte,hem rüyada..içi içine sığmıyordu..rüyalarına giriyordu özgürlük melekleri..onu çağırıyorlardı uçması için..öldürdüğü kuşların kanatlarıyla..bir gün aklına bir fikir geldi,rüyalarına giren ölü kuşlardan..hepsinin tek tek tüylerini,o ipeksi tüylerini yoldu ve yapıştırdı..kendine koskocaman bir kanat yaptı..uçucaktı rüyasında görmüştü..etrafındakiler onun iyice kafayı üşüttüğünü düşünüyorlardı..oysa kimse onun iç dünyasını anlamıyordu,
anlamaya çalışmıyordu..bu onun en büyük isteğiydi,uçmak!!insanlar gerçekten istedikleri birşey için herşeyi göze alırlar;ölümü bile..kararlıydı,bir kez olsun uçabilmek için ölümle bile yarışmaya,
zaten uçamazsa,denemezse,o heyecanı bir kez bile tatmazsa,yaşamının bir anlamı olmayacaktı..
yaşayan bir ölü gibi dolanacaktı..artık onu özgürlük meleklerinden başka kimse anlamıyordu..bütün geceyi düşünceli ve ailesinin yanında geçirdi..onların şaşkın bakışlarının altında ezilerekten..çünkü o hep yalnızlığı seçerdi..ertesi sabah kimseye birşey söylemeden çıktı evden,tepeye vardı kanatlarıyla beraber..zamanı gelmişti,artık dayanamıyordu..onu çağırıyordu özgürlük melekleri..rüzgarın en şiddetli olduğu bir anda,bıraktı kendini rüzgara..evet uçuyordu,özgürdü.gökyüzüne sahipti,bulutları deliyordu,deniz derya ayaklarının altındaydı..çığlık atıyordu,aynı kuşlar gibi..herşey istediği gibi olmuştu..artık ölebilirdi..yere çakıldı!!!...ama o özgürdü;o özgürdü,özgürdü..

aşkın tarifi

zamansız sancılarla boğulmak üzereyim..dar geliyor sokaklar,caddeler;bu şehir ve insanları..ölümle savaşmıyorum artık o benim arkadaşım oldu..offf..içimi hep bir karanlık basıyor..aşk bazen yalnız kalmayı bilmekse,evet ben aşığım..ölmüşüm de ağlayanım yok..aşk acı çekmekse,evet ben aşığım..ve bir o kadar da nefret doluyum..günler at gibi koşturuyor,sanki altılıya oynuyor..her gün yeni birşey oluyor..ama elde avuçta ne var?bok var.bu gündüz karanlıktı,güneşte tutulmadı..beynim karardı,gündüzüm kayboldu..eylem yapıyor bana..söndürün ışıkları..gece 24 saat hizmetimde..gündüzü arıyorum..bulan var mı?düşündüm,taşındım bir karar verdim..ve aşkımı satılığa çıkarttım..açık arttırmada değil..%100 indirim yaptım..geliş fiyatına vercem..çabuk satılsın..ne gelen var ne giden, ne de aşkımısoran..o yine bana mı kaldı..geliş fiatını geçtim,karı salladım,beleşe vercem..gel abi gell beleşe aşka gel...o kadar bağırdım gelen olmadı..aşkım beni terketmedi..acım ve yalnızlığımda..bu gece kendimi öldürüyorum..ruhumu salıveriyorum sokaklara..sahip buldu kendine..ruhum bir kedide şimdi..öldüm bütün mirasımı,aşkımı;tüm kente bıraktım..şimdiyalnızlık onlarda,şimdi acı tüm şehirde..hıhhh..ben kediyim..yan gelip yatarım...

...

geçiş,gündüzü geçiş..kendimi kaybettim.gece kol geziyor.yardım istedim ondan,baktı ve güldü..sonra gitti,git-ti!!o da terketti..bulamadım evimi,bulamadım yatağımı,kendimi..o da yok!bakabildiğim son deliğe kadar baktım.aşkım da yoktu..sifonu çekmişler..kent ve gece ölmüş,ben gündüzdeyim ama kör olmuşum..her yer karanlık,mevsim yaz ama üşüyorum..ama nefret ederim,nefret ederim sıcaktan..ben soğuğum,ben geceyim ve artık karar verdim;ben yokum..

sen

yalnızlığa sığınır oldum,her çıldırmanın ardından...mutluluğu buldum yalnızlıkta..en büyük korkumken eskiden...zaman değiştiriyor herşeyi..acılara alıştırıyor..üstesinden geliyorsun,her şekilde beceriyorsun düştükten sora kalkmayı..canını acıtmıyor seni terkedenler..biliyorsun,öğreniyorsun ki;herkes gider,kalırsın yalnız başına..o zamn neye yarar,yalnızlıktan korkmak?sahipleniyoruz hemen herşeyi,malımız sanıyoruz sevgileri..bitince de çöküyoruz,çökertiyoruz..insafsızlaşıyoruz..mülkiyet duygusundan kurtulmayı beceremiyoruz..sorna da hayat kumarında kaybediyoruz tüm mülklerimizi..iflas ediyor ruhlarımız..baştan yanlış yetiştiriliyoruz..ama öğretilmemiş ki büyüklerimizede doğrular..onlarda bir nevi mal olarak büyütülmüşler..sahip olmuşlar,sahip olunmuşlar..düşe kalka büyümeliyiz..yalnız olmalıyız ki görmeliyiz hayatın gerçek yüzünü..korkmamalıyız düşmekten..kaybetmekten kaçınmamalıyız..her yenilginin sonunda yalnız kalabilmeliyiz ki,korkmayalım yarınlardan..kendi başımıza bir birey olduğumuzun farkında olmalıyız ki gerçek gücü bulalım...yenilmeyelim yaşama...sen varsın bir tek,gerçek güç senin yenilgilerinde ve onlardan yalnız başına kurtulabilmende...sensin,tek ve gerçek güçsün..