Hakkımda

Fotoğrafım
Gülüyorum,ağlamamak için; aslında ağlamayıda beceremezdim. Gülmeyi de beceremiyorum ya,sadece kafamın içinde gülebiliyorum, oradada kahkahalarım gözyaşlarımdan bile daha acı...

28 Ocak 2008 Pazartesi

...

giderek yalnızlığa mı bürünüyordum,yoksa küçük bir depresyon muydu savaştığım?bütün gün uyuma hali,yatakta izlenen film,insanlardan uzak durma eğilimi..içimde bir yerlerde küçük küçük sızılar var,birleşip büyümelerinden korktukça daha da can acıtır hale geliyorlar..kimse yalnızlığımı bitirmiyor,sıkıntım geçmiyor.kaçıp gitme isteğim çığa dönüşüyor.yoksa aşık mı olmuştum,istemediğim halde kapılarımı yine birine mi açmıştım?offfff..kalbimin üzerine büyük bir ağırlık çöküyor,nefes almamı engelliyor..karabasan gibi..kabuslarım bitmiyor.büyüdüm,masallar artık avutmuyor..insanlar,kalabalık,şehir;leş şehir gönlümü eylemiyor..kaçasım var sessizliğe...uzakta bir köy hayal ediyorum..yeşillik içinde bir çiftlik..tarlası var,uçsuz bucaksız..domatesim,salatalığım,patatesim,meyvelerim,hayvanlarım var..hepside organik,genetiği bozulmamış doğal ürünler..uzun ve sağlıklı bir hayat için en ideal olan bir köy..meyve ağaçalrının altında hamağım var,yanında müzik seti..kafamı dinlediğim,huzur depoladığım yer orası..hamaktan kalkıp az biraz yürüyorum,tepeye varıyorum;deniz derya,ayaklarımın altında tüm manzara..alıyorum kağıdımı,kalemimi başlıyorum yazmaya..ilham perilerim uçuşuyor havalarda;şekil değiştirmiş yusufcuklar olarak..saatler sonra karnımın içinde çalan orkestraya dayanamayıp,güzel çiftliğime dönüyorum..onu görüyorum,gülüyor yüzüme,sofrayı hazırlamış,hamakta bekliyor beni,elinde mojito'su..oturuyoruz sofraya,keyifle yiyoruz yemeğimizi..ve gidiyoruz ahırımıza..yeni doğan bebeğimize bakmaya..güzel kuzumu alıyorum kucağıma,öpüyorum seviyorum..akşam üstünün tüm güzellikleri yakalamak,güneşin batışını kaçırmamak için dolaşmaya gidiyoruz,tepeye varıyoruz,bu sefer beraber..elimi tutuyor,suratıma bakıp,dudağıma öpücük konduruyor..içim ısınıyor,kıpır kıpır oluyor..sarılıp birbirimize sıkıca,dalıyoruz doğanın mucizelerine..hava kararmaya başlıyor,güneş tıpıştıpış yatağına gidiyor..ay esneyerek uyanıyor,çıkarıyor üstünden tulumunu..birkaç damla yağmur çiseliyor ve ay dimdik,ayılmış konuçlanıyor yerine..baykuşlar başlıyor ötmeye,cırcır böcekleriyle yarışır bir halde..doğa mükemmel bir şekilde işliyor ve uyku vakti geliyor..ruhumun en özgür ve rahat olduğu saat geliyor,onun kollarının arasına girip,nefesini hissettiğim,bir bütün olup rüyalara daldığım an..ve gözüme giren güneş ışığıyla uyanıyorum,gerçekler,kabus gibi oturuyor yüreğime..herşey hayaldi,güzel bir rüyaydı..şehir,kalabalık,birbirini iterek,ezerek,acıtarak yol alan insanlar,trafik,kirli hava,egzos dumanları,pis sokaklar,şaibeli canlılar..dahası da var,saymakla bitmezler..bunlar bile yeteri kadar kalp sıkıştırıcı..yalnızlığa itici..şehir adamı kabuslarla uyandırır yatağından..güne başlamak istemezsin..kimbilir ne pisliklere canım demek zorunda kalacaksın?!şehir adamı iter yalnızlıklara bilirsin çünkü kendini..şehir adamı sanal diyarlara götürür..şehir insana unutturur sevgileri...

Hiç yorum yok: