Hakkımda

Fotoğrafım
Gülüyorum,ağlamamak için; aslında ağlamayıda beceremezdim. Gülmeyi de beceremiyorum ya,sadece kafamın içinde gülebiliyorum, oradada kahkahalarım gözyaşlarımdan bile daha acı...

26 Mart 2012 Pazartesi

şimdi sen sustun ya, ben birşey anlamadım.
otobanda, patlak lastikle bir başına kalan bir kadınım şimdi. ne yapacağını bilemez, gibi gözükür ama her zaman ne yapacağını bilir. bilmiyormuş gibi görünürkende bilir.

şimdi sen gittin ya, gittin işte. o kadar. dahası yok. gitsende bir, kalsan da bir kafasındayım. giden varsa, gelende vardır. ya vardır, ya yoktur işte.

şimdi sen bön bön bakıyorsun ya, bir değişiklik görmüyorum. sen hep bön bön bakardın. farketmez aslında, ben seni öyle sevmiştim.

şimdi sen, sensin. ben, benim. ne sen,ben olabilirsin, ne ben, sen olabilirim. olmak ister miyim? yok istemem. ben, benken gayet iyi. sen, senken iyi mi, işte bunu bilmiyorum. gerçek şu ki bilmek istemiyorum. çünkü artık seni sevmiyorum.

zaten ben kimseyi sevemiyorum. ben, beni seviyorum, ben, benim bu hallerimi seviyorum. ben, benim her gün değişen, birbirine bağlı kalmayan, umursamaz duygularımı seviyorum; benden başka. buyum işte, bu kadarım.

ya şimdi,sen şimdi ne kadarsın? işte, o kadarsın!

taş.

bir sürüler, çok çok fazlalar ve daha ne kadar abatı varsa ondan işte. yan yana dizilmişler ama buz gibiler birbirlerine, taş binalar. içlerinde bir kargaşa, bir kaos almış başını gidiyor. arada mutlulukta göz kırpıyor ama çok arada..
ee yükler ağır tabi!
kimileri inşaat halinde. ekonomik durumda mevcut.
kimi apartman, kimi köşk, kimi gecekondu, kimi villa, diye uzatabilirim ama burda bırakacağım. abartmamak lazım.
o kadar kalabalığa ve yakınlığa rağmen; taş bina. sonuçta, buz ve yalnız!

3 Mart 2012 Cumartesi

köy yolu,sokak lambaları,çarpan kalp

kışları fenaydı onlar için. ne gelen vardı, ne giden; o karlı, köy yolunda..çok zor şeydi; karlı bir gecede sokak lambası olmak. rüzgarın uğultusunun arasında konuşmalar geçerdi, uzaktan uzağa, aralarında.
kimse içinde birşey ifade etmezdi de onlar için azda olsa birşeydi uğultular.
zaten yalnız sokak lambalarının dramı kimin umrundaydı ki?
o gece o uğultular arasında duyduğum yalnızlık, benim içime oturmuştu; karlı gecede, köy yolundan dönerken. o gece orda ne işim vardı, bilmek istemezsin.. bende gitmek istememiştim. sokak lambaları kadar yalnızdım o yolda, kalbimdeki çarpıntılarla yol alıyorduk.. atlamamak gerek.
neyse; sadece benim ve sokak lambalarının arasındaki küçük bir sır olarak kalacaktı herşey.
sonuçta çoğunluğa göre önemsizlerde. oysa yolları aydınlatmak gibi kutsal bir görevleri vardı...