Hakkımda

Fotoğrafım
Gülüyorum,ağlamamak için; aslında ağlamayıda beceremezdim. Gülmeyi de beceremiyorum ya,sadece kafamın içinde gülebiliyorum, oradada kahkahalarım gözyaşlarımdan bile daha acı...

31 Mart 2010 Çarşamba

aşk.

aşk, nedir ki?
kimileri hakkında çok güzel şeyler yazmış,kimileri nefretle bahsetmiş..ama herkes aşk hakkında bir şeyler söylemiş...belkide hayatta herkesin bir şeyler söyleyebileceği tek şey aşk...
ve onu hayata döndüren ve onu hayattan koparanda aşk..
yaşarken duyguların en büyüğü,kaybettiğinde en acısı...hepimizin öyle değil mi?
aşık değilken aşka inanmam..ama aşık olduğumda?!ne garip bir duygu aşk..
peki gerçek bir duygu mu?yoksa sadece bir tutku mu?
gelip geçici bir heves mi?bakıyorum aşklarıma,dostlarımın aşklarına;her defasında hep aynı.. her aşk hayatımızın aşkı ve asla onun gibisi olamaz,olmaz..ama bitişinin ardından gelen yeni aşktada aynı şey..en çok onu sevdim,en özel o..her yeni gelende aynı durum..o zaman anlık duygular mı yoksa aşk dediğimiz?
ve burdan çıkan diğer bir sonuçta insanoğlu kesinlikle hayatında bir kere aşık olmuyor...bir çok kez aşık oluyor..bizzat bunu yaşayan kişi olaraktan söyleyebilirim..ve tek başıma değilim yaşayan niceleri biliyorum...o zaman çokta özel değil hani aşk..şu 3 harfli kelimeye ne anlamlar yüklemişiz oysaki bazen o kadar da sefil ki anlatamam..anlatamam ama anlarlar...
bugün okumaya başladığım "büyük adamların aşk mektupları" adlı kitapta,herkes aşkından bahsediyor,ölmelerinden,acılarından,hasretlerinden...ama görüyorum ki bazı büyüklerimiz farklı farklı kişilere mektuplar yazmış..yanii büyük aşk bitmiş ardından başka büyük bir aşk başlamış..
güzele olan tutku mu bu aşk,yani bize güzel gelene...ya da istediğine sahip olma isteği mi? hani birşeyi çok istersin o senin olana kadar yanıp tutuşursun ardından sahip olunca biter ya o büyük AŞK...bu kadar mıydı sadece?
ya ben ömür boyu bir kişiye olan aşka inanmıyorum..hele bu çağda asla...aşklarımız maddesel sadece...aslında bir yanım delice inanmak istiyor..bir ömür boyu aynı kişiye aşık olmaya..o aradığım ruh eşime sahip olmayı istiyor bir yanım..ama o diğer yanım bunlarla savaşıyor... masallara inanma diyor...
insanoğlu her daim aşık ama hep değişen şeylere...
geçenlerde bir arkadaşımın dediği birşey aklına çok yapıştı;parayla satın alamayacağım şeyi asla istemem..beni zayıflatır..aşk bir zayıflık mı yoksa?yoksa biz zayıf olmak mı istemiyoruz?bir çoğumuz bu kısa süreli aşklardan da kaçıyoruz.çünkü bitişinde yıkıp gidiyor...yeni bir hastalık bulana dek acıtıyor...aşk bir hastalıktır belkide...
evet biliyorum şu aralar pek aşka inanmıyorum,kaybettim çünkü aşkı..ama günün birinde bulursam tekrar inanıcam ve kaybettiğimde yeniden küsücem...tekrar bulana dek.. galiba bu böyle gidecek hep...
aşk bisiklete binmek gibi,pedalları çevirdiğin sürece güzel herşey,hele ki yokuştan aşağı iniyorsan ve rüzgarı suratında hissediyorsan mükemmel..ama yanlışlıkla ayağın pedaldan çekilir ve düşersen işte o zaman acıtır beton haylice..ya da elini düşen şapkanı almak için uzatır ve dengeni kaybedip betonu öpersen baya acıtır..(pelout)

29 Mart 2010 Pazartesi

şişştt

allah allahh ya allah diye böyle bir göbek atasım var kendimce..ayy ne saçma biliyorum şöyle ellerimi şaklatarak ortalık yerde göbekler atmak istiyorum.
ya da çılgınca kendimden geçmek..gözlerimi kapatıp içimden geldiği gibi dansetmek..etrafımda kimse olmadan..rahatça.özgürce kendimden geçerek dans etmek...şuan gözümün önünde canlandırabiliyorum o halimi,çok istiyorum..
göbek atmaktan vazgeçtim..çalan parça belli; Mercan Dede 'Hayalname'... kulağımda ezgileri çınlıyor şimdi..beni çılgınca dansa çağırıyor ama dışardan izlenilse deli olduğumu düşündürtücek bir dansa...
içimdeki enerji dışarı çıkmak için çırpınıyor sankii...bana ne oluyor...
belki de bir ibadet şekli benim için..isteklerimi tanrıya iletme şeklim...merasim gibi kimbilir...
yağmur yağıyor,damlalarında ıslanarak çimenlerin üzerinde Hayalname ile dans etmek istiyorum...
ama yalnız olmakta..kimse beni göremiyecek,kimse beni izlemiyecek...şaşkın,kinayeli,yargılayıcı bakışlar altında istediğim huzura kavuşamam..var mı öyle özgür bir yer?
bulsam da gitsem,dansetsem... çimenlerin üstünde tepinsem,yağmurda ıslansam...saçlarımdan damlalar süzülse yüzüme...rüzgarı hissetsem tenimde..ıslak tenimde..bütün vücudum ağrısa dansetmekten...ama beynim boş dönsem yatağıma...

25 Mart 2010 Perşembe

amin

bir hafta içinde, iki kez ölüm tehlikesi atlatmak?bir işaret miydi yoksa,mutsuzluk içinde boğulan bana?!sıkıntıdan patlayan bana? iki kez bir şeylerin altında kalma tehlikesinden sıyırmak hem de o kadar yakınken..hatta mucize gibiyken...?ve korkmadan aynen devam etmek?ölüm korkutmuyor muydu yoksa beni? yoksa yaşadığım adrenalin hoşuma mı gidiyordu çılgınca.. ne kadar çok soru var kafamda..
evet sebepsiz mutsuzluklar yaşamaktayım..aslında sebebide vardı ama önemli olmamalıydı.. bir sürü umudumda vardı çünkü...
o birisi çok özlenilmişti;gitmişti o birisi özüne ama elbet görülecekti o birisi,aslında o kadar da uzak değildi..ama o birisi yakınındayken yaşanılan mutlulukta özleniyordu çılgınca...özlemek güzel bir eylem..özlenilecek birileri olması...
ve aslında saymaya başlarsak baya sıkıntı çıkar elbet..saymamak en mantıklı iş..ama mantıklı işler yapmayı sevmez biz insanlar..
belkide sigara içmeyişimin 4. gününde olmakta geriyordu beni bir o kadar..bununda sıkıntısı olabilirdi bence..evet mümkün ama canım istemiyor gibi zaten sigara..
ve 20 lik dişimle verdiğim savaşta mümkündü canımın sıkılmasına...ve bir düzen kurmaya çalışıyordum bu aralar;erken yatıp,erken kalkar olmuştum..inanılır gibi değildi..spor da yapıyorum deli gibi..eee alışmak sıkıntı yaratabiliyor..
hayatımda ekstra bir heyecan yok..iş,ev,iş,internet,facebook,uyku,spor ve sadece 2-3 arkadaş...
başka bir eylem yok..
yeni insanlarla pek vakit geçiremiyorum artık..sıkılıyorum onlarla..eski dostlarım,onlarlayım. yabancı istemiyorum çok fazla..sıkılıyorum herkesten..onlarla olduğum her daim mutluyum..
ama işte kalan zamanlarda sıkılıyorum,mutsuzum..
evet biliyorum ordan bakınca hiç bir problem yok derdi ne diyorsunuz haklısınız ama işte bilmiyorum,mutsuzum..
bu yüzden tanrı bana mesaj gönderdi;bir hafta içinde iki ölümden mucizevi şekilde kurtulma kesinlikle kendine gel mesajı...
sağlıklıyım,dostlarım var,işim var,ailem var,her ne olursa olsun yanımda olacak insanlar var.. daha ne olsun?!
tamam mutsuzluk yok üçüncüde sıyıramıyabilirim...
tanrı korusun!

15 Mart 2010 Pazartesi

kadın-erkek

düşün düşün bulamıyorum.bulamıyoruz.biz kadınlar erkekleri anlamıyoruz.siz erkekler biz kadınları anlamıyorsunuz.. ilk insandan bu yana süren bir durum bu!kimse birbirini anlamıyor ya da işine geldiği gibi algılıyor.kadın farklı,erkek farklı..peki zıt kutuplar birbirini çekerken, kadınla erkek neden birbirini iter?
erkekler hep der ki kadınlar karmaşık ve zor.hee bir de dengesiz..işte büyük yalandır bu! aslında kadınlar çok kolay!ne istedikleri bellidir..sevince,sevilmek ister,arayınca,aranılmak ister,ilgi gösterince ilgi bekler..bu kadar basittir aslında..
ama erkekler;aramazsan neden aramıyorsun,ararsan neden arıyorsun? sade bir hayat isterler, huzur isterler,tek eşlilik isterler; ama bunlara sahip olunca bir çırpıda kaçarlar.. fazla gelir,ağır gelir...feminist değilim asla erkekleri severim hele dost olarak kadınlardan çok daha iyiler,sizi asla güzel olduğunuz için kıskanmazlar(!)ama gel gör ki ikili ilşkilerde tam bir felaketler.. herşey hep onların istediği yönde gitsin isterler,yaşasın erkek egemen toplum..ama sen gel bir daha gör ki çoğu ana kuzusudurlar...işte karmaşıklığın içine bulanmış tipler...
nedense namuslu kızlarla evlenmek isterler ama namussuzlar(bu da onların yakıştırması) peşinde koşarlar..sonra seninle uzun zaman beraber olurlar,sana taparlar ama bir vakit sonra hep aynı olan siz ne hikmetse onun aradığı gibi değilsinizdir..peki bunca zaman öldüğün, aşık olduğun kimdi?ee bunca zaman bilmiyor muydun?
çözemiyorum,çözemicemde asla..kim çözmüş ki ben çözeyim..ben dahi miyim? sonuçta bir kadınım,erkekler derler ya kadınlar aptaldır...evet aptalız belki de,daha cesur olduğumuz, sevdiğimzde sevdiğimizin peşinden gidebildiğimiz,ona ömrümüzü verebildiğimiz ve korkmadan, kanarak aşka atladığımız için..ve aptalız sevginin kıymetini bilmeyen,anlamayan adamlar için kendimizi feda edebilecek güçte olduğumuz için.
ama daha da bir insanız galiba..duygularımızı korkmadan,cesurca yaşayabildiğimiz için.. sevmeyi bildiğimiz için..birilerinin uğruna bir şeyler yapabildiğimiz için...

13 Mart 2010 Cumartesi

kayıp yollar..

duydum ki beni arıyormuşsun.içsel bir duyum bu. hissel bir duyum.kelimelerin bana gelmedi.. kelimelerini duymaya ihtiyacım var.onların bana akmasına ihtiyacım var.bende kendimi arıyorum.arada bir kayboluyorum.yol gösterene ihtiyacım var.dengemi bulmama yardım etmek lazım.
sanki sen yakınımdayken,herşey tam gibi."işte bu" cümlesini yanındayken zikrettiğimi biliyorum.şimdi çok uzaklardasın..bulamayız birbirimizi. yakında beni kayıp ilanlarında görmen mümkün..
beni bulabilcek misin?bende seni arıyorum.evet biliyorum bendeki kelimeler de gizli,saklı..ama dedim ya senin kelimelerini duymadan çıkamıcaklar bulundukları delikten..fareli köyün kavalcısı gibi kelimelerinle,yol alacak benim kelimelerimde.ve sana doğru akacaklar,ışın hızıyla.sadece senden çıkacak tek bir kelimeye bakıyorlar.gelde kurtar beni ve kelimelerimi kaybolduğumuz yollardan..
çok yalnız bu yollar..çok kalabalık,kuru kalabalık..çok sakin,çok hiddetli.çok sıkıntılı..
engebeli..
beni düz yola çıkarak sadece bir kelime..senden duyacağım bir kelime..hadi gel artık bul beni. yeter bu kaybolmuşluk..duydum ki beni yanlış yerlerde arıyormuşsun..duydum ki beni bulmaya korkuyormuşsun..bende korkuyorum ama sadece kaybolmalarımın artmasından..
bu yollar hiç tekin değil..
bu yollar çok sensiz..
bu yollar aşksız..
bu yollar kayıp..
bu yollar hiç..
bu yollar hiç bitmeyecek gibi..

cehennem.

deliriyorum evet deliriyorum..kendi kendime konuşuyorum..bunu sıklaştırdım iyice.. boğulmak üzereyim,nefesimi kesiyor..kesiyorlar..tüm sıkıntılar..kaç elleri var göremiyorum,gözlerim dönüyor..elleri boğazımda..acıyor..
nefesim tükendi.deliriyorum.sus,beynim sus!dur!
acıyor,çok acıyor bir yerlerim.nerelerim? bulamıyorum..başım dönüyor..her yer dönüyor.. kaç kişiydiler,kaç elleri vardı..ahh göremiyorum..gözlerim,başım dönüyor..tansiyonum düştü belkide..
göremiyorum..duyamıyorum..sadece uğultular var kulaklarımda..gidin gidin başımdan.. alın bedenimi,ruhumu gidin artık...boğuluyorum..
başım, çok arıyor.gövdemden koparıp atmak istiyorum.nefesimi unutun,kafamı kopartın.. öldürün beni..işkenceler bitsin..
gidin artık başımdan,alın canımı ama gidin..yoruldum,gidin.
korkmak mı?korkmuyorum ben..sadece sıkılıyorum.sıkıldım,çok sıkıldım..ne isterseniz alın, alın ve gidin başımdan..sadece yalnız bırakın beni ölü bedenimle..
kaç kişiydiler?kaç kişi olarak kıydılar?suçlu benim,evet benim..ben izin verdim..
karanlık bir odadayım ya da gözlerimi de aldılar..göremiyorum,adımlarını duyuyorum.. uğultular dışında,adımlarda eklendi kulaklarıma.ama gözlerim hala karanlıkta..
nefesim mi?zar zor alabiliyorum..bıraktılar,bir kerede bitirmek istemediler.bunlar işkenceciler.
pis zebaniler.yakama zımbalandılar.söküp atamıyorum,ellerimi bulamıyorum.hissedemez oldum, neredeler..?vücudum uyuşmuş,ilaç verdiler galiba..hareket edemiyorum,göremiyorum. karanlık bir zindana attılar beni..ah kaç kişiydiler,göremedim gitti,onlarda gitti..
yalnızım,yalnızlığa aidim..

11 Mart 2010 Perşembe

tanıdık..

sıradan günler dizisine devam..hep aynı..sabah aç dükkanı,akşam kapa..bir sürü gereksiz kişiyle iletişim anketini başarıyla doldurabilirim.ustası olmuşum..oluyoruz çokça...
ama çalışma hayatı böyle birşey..yapılıcak birşey yok..
sahte bir güne merhaba dediğimi biliyordum ama bu kadar da keskin olmamalıydı..ben gerçekten sade biriydim;özensiz,kendine bakmaz,makyaj yapmaz ve spor giyinir.. kısaca klişe diye tanımlayabilirim kendimi..
dükkana ziyarete geldi.sahte hal hatır soranlardan..belkide kendini sergilemeyi sevenlerden.. göz aşinalığım var.adı mı? bilmiyorum ama tanıyorum..insanları katagorilere ayırırım.
dostlar,arkadaşlar,takılmalık arkadaşlar bir de tanıdıklar diye...mantıklısı bu,herkes aynı kefeye giremez öyle değil mi?ya da benim için böyle,geriside beni bağlamaz..
neyse dükkana uğradı..
-naber,nasılsın?
iyiyim,siz nasılsınız?(çokta kibarımdır!)
-çok saolun bende iyiyim.
bugun çok şıksınız.
gerçekten de çok şık ve güzeldi..
-aa o sizin şıklığınız,her zaman ki gibi...
ahaa işte saçmalık.altımda kot,üstümde öylesine sıradan bir kazak ve bakımsız saçlarım.. yahu nasıl bir şıklık bu? ve her zaman ki halimmiş..şaka mı, dalga mı,sahte kibarlık mı? ben istemiyorum sahte kibarlıklar.işte bu yüzden hayatımda insanları katagorilere ayırıyorum.
ben eğer şıksam ve karşımdaki değilse ve bana iltifat ediyorsa ayıp olmasın diye sizde öylesiniz diye bir yalan atmam..kibarlık olsun diye de!övgü için teşekkür ederim.bence bu gayet yeterli.
işte böyle insanlar sadece tanıdık olarak kalıyorlar...
içimden güldüm ve bütün şıklığını,güzelliğini nasıl da kolay yitirdiğine baktım arkasından.. iyiki sadece merhaba demek istemiş...
merhaba ve hoşçakal...

8 Mart 2010 Pazartesi

def!

eskiden kalemi alırdık elimize,şimdi bilgisayar elimizin altında...bu gece çok yazasım geldi ama kelimelerim tıkanmış,belkide tükenmiş...ya da beklemeye aldım kendimi..ya da başlasam yazacaktım..nitekim başladım ama iyi bir şeyler çıkmayacak gibi...ve iyi şeyler çıkmadığında kendimi kötü hissediyorum...günah işlemişim gibi...
yazamamak bir günah gibi benim için...ve ben geçen sene çok günah işledim...çok kötülük yaptım, kendime...
o yüzden günah çıkarır gibi yazasım var her daim ama işte bazen kitleniyorsun... belki de başlasam yazmaya akacaktı herşey kendiliğinden ama işi riske bırakmamak gerekiyordu...
kendimi bildim bileli yazarım..kaçış yolum,terapim..arınma yöntemim... akıtırım içimden geçenleri günlük gibi,tanrıyla konuşma gibi..büyük bir rahatlama eylemi..eskiden konuşmak rahatlatırdı çokça ama artık kelimeler sessiz dökülmeyi seviyor...
artık sevdalarımı da anlatamıyorum sesli..yazıyorum sadece..tek kişilik kalıyorlar bu yüzden... tek kişilikte olsa bir sevdam var içimde..herkesin yaşayamadığı,mülkiyetçi olmayan..sadece sevgi!
bugün bir cümle takıldı bana; bence cehennem,sevememekten doğan acıdır. insanoğlu bu yüzden mi cehennemde boğulmakta yoksa? sevmeler unutuldu mu? sevilmeler? sevemez olduk birbirimizi,kendimizi...
yarış içinde koşmaktan,hayat mücadelesinden unuttuk mu yoksa sevmeleri?masalları sildik mi hafızamızdan?tamam hayatın bu karmaşasında masallarda yaşamak çok mantıklı değil ama sevdaları içimizde çürütürsek insanlık namına ne kalıcak? ot gibi mi yaşayacağız..?
eskiden gelecekten korkardım,şimdi tek korkum çürümüş bir ot olmak.. diğerleri gibi olmak ki o diğerleri yaşamıyor..bir ölüden farksızlar...ruhsuzlar..elimde kalan ruhumu kirletmek istemiyorum,onu tüketmek istemiyorum.
insan olduğumuzu unuttuk,makinalaştık,sezgisiz,sevgisiz,ruhsuz canlılar olduk...
herkes bir acı çektirme peşinde..gerçek sevgi değil bu..gerçek değil..yalan sevdalarla ağırlaştırıp yüreklerimizi çöküyoruz yere hızlıca...nerede herşeye rağmen sevgiler?
eğeri ve çünküsü sana kalsın,size kalsın..ben herşeye rağmen sevmeye meyili olanlardanım...
sahte sevgilerinizi alın ve gidin bilinmeyen diyarlara..orada boğulun, çürüyün..sizleri kurtaramam..denedim ama sizler ölmüşsünüz..ben daha baharımdayım..cennetimdeyim. siz cehennem mahkumlarısınız...
kendim gibileri ardıma takıp,ilerliyorum cennetimde..gidin,terk edin bu diyarları.. kirletmeyin cennetin insanlarını...

4 Mart 2010 Perşembe

var

bana ilham veren şarkılar var,
bana ilham veren sen var..
küçük,büyük umutlarım var.
sen var,
beni heyecanlandıran sen..
bana neşe katan.
ben var,bekleyen seni..
yaraları açıkta kalan ben,
aynı olan sen..
hisseden ben..
kalbini kapatmayan ben var,
açamayan da sen var..
biz varız.
etkenler var.
kabullenememe var..
aklımızdan zorumuz var.
kaçan bizler var.
beni hüzünlendiren sen var.
herşeyde sen var...

2 Mart 2010 Salı

dur

dur,dur artık.yoruldum anlasana!nereye kadar kaçacaksın?devam diyorsan ben yokum artık! bu oyun burada biter ve bende giderim..
ve gittim mi bir kere asla dönmem geri!oyuna noktamı koyarım!
kaç kez düştüm sen kaçarken...dizlerim yara bere içinde,kan oturdu her yerine.. morluklar daimi oldu..kaçışının izleri dövme gibi kazındı bedenime...

dur,dur artık.yoruldum anlasana..gözyaşlarımı silmekten yoruldum.burnum yara bere içinde..
gözlerim kan çanağı ve daimi sulu...daimi şiş..

dur,dur artık.madem kaçıyorsun bakma gözlerimin içine..gözlerim gözlerine değmesin.. bağlanmasınlar birbirlerine...çıkarıp atmak zorunda bırakma beni..

dur,dur artık.dokunma bana!alışıyorum sana!

dur,dur artık.kalbimi ellerine verdirtme...ya da kapına postalatmak zorunda bırakma beni.
karar ver?ver artık kararını..bitsin bu maraton,kaç yıldır bitmek bilmeyen maraton..
karar ver?!

git,git artık!
ya da
kal,kal artık!

bak

buralarda havalar pek bir çirkin bu günlerde...içimde çok karanlık belli vakitlerde... ruhuma kurtlar düştü,kovalarlar kuzu ruhumu...bekçi çobanım gitti... ormanın derinliklerinde kayboldu.. kuzu ruhum vadide kaçışlarda...tek başına,bir sürü kurtla mücadelede... kış kış kurtlar, kış kış...
imdat!
imdat dostlar.
bu çirkin havalarda,karanlıkta dolanıyor kuzu ruhum derin ormanın içlerinde... ışık arıyor ama tek ışık arkamdaki kurtların gözleri...
kayboldum.gel de bul beni.
sürüye kat yeniden..kaybolmak istemiyorum.
ben iyiydim...
evet ben iyiydim...gereksiz kahkahalar atıyordum..ama düştü kahkahalar,azaldı azaldı ve damlalara dönüştü..şimdi o damlalarda yüzüyorum.
boğulur muyum dersin?
belkide güneş doğar ve çekilir o sular...ve kurur gözlerim...
tek çare sensin.
gel,bak yüzüme,bak son bir kez daha.daha daha bak,çok bak...