Hakkımda

Fotoğrafım
Gülüyorum,ağlamamak için; aslında ağlamayıda beceremezdim. Gülmeyi de beceremiyorum ya,sadece kafamın içinde gülebiliyorum, oradada kahkahalarım gözyaşlarımdan bile daha acı...

29 Ekim 2010 Cuma

uykum geldi, her gece geliyor aslında..ara ara, gün içindede.. ama yatağa gitmek istemiyorum. sen yoksun ya ondandır..
ondan mıdır?
ondandır elbet...
senle huzurlu çünkü uyku...
senle doğru..
senle sıcak...
ayağımı bir yerlere koymak istiyorum ara ara uykumda...ama duvara değiyor tenim..
o zaman sıkıcı oluyor işte.
buz gibi geliyor...
oysa severdim ki ben soğuk duvarı...
severdim yalnız uyumayı...

26 Ekim 2010 Salı

aman salla.

aman dedi, salla gitsin dedi.. kendi kendine..
bir ayna buldu, kolay oldu bulmak. çünkü banyosunda vardı. hatta bir de holde... ama banyodakini tercih etti, daha aydınlık diye..
aynada uzun uzun seyretti kendini..her çizgisini inceledi.. arada bir şarkı mırıldandı.. 90' lardan, ya sen gidipte... hissederek söyledi, hafif kısık bir tonla... hissetti..
hep hissederdi zaten... kimi zaman gizli, kimi zaman apaçık ortada..
düşündü; sık sık düşünürdü zaten.. bazen kafası kaldıramazdı bu düşünceleri.. beynini tutmak isterdi... düşündü ve tekrar aman salla dedi...
olacaksa,olur...
düşünüyordu, hissediyordu.. pek bir keyifliydi yinede... yaşıyordu. anlamını bilerek, hissederek..
kedisinin horlamasıyla düşüncelerden sıyrıldı, ona baktı ve güldü..
amann salla...

24 Ekim 2010 Pazar

bu çiçek çok güzel açtı içimde... pek bir güzel olgunlaşıyor, büyüyor benle... güneş her sabah sadece bizim için doğuyor... ay tepemizde bize gülümsüyor..
içimde, içinde...

21 Ekim 2010 Perşembe

m. m. ve n.

kıpır kıpır sanki o büyük sakinliğin içinde.. dalgalanıyor bir şeyler içimde... ruhum çocuklar gibi şen şakrak bir modda... ruhum ve ben pek bir uyumlu...
ben güldükçe, dünya gülüyordu sanki..
ve sadece benim etrafımda dönüyordu...
nasıl bakarsan öyle görürsün.. güzel bakmayı öğrendim...
sonunda..
geç olsun, güç olmasın hesabı...
güçlükler bitti, pek bir kolay artık..
güzelim, güzelsin, güzeliz...

18 Ekim 2010 Pazartesi

sakin ve tıkırında.. hep olmasını istediğim gibi bir modda.
keyifli ve umutlandırıcı...
güzele az daha yaklaşmaca...
sen değişince, dünyada değişmecede...
demek ki herşey sende!

17 Ekim 2010 Pazar

onlar

bir şeyler yapmak gerekiyordu. savaşmak.. en sevdiklerin için... inandığın için..
onların hayatında olması gerektiğine inandığın, içinin derinliklerinde hissettiğin anda savaşmak gerekiyordu hayatına alabilmek için.. uğraşmak.. çabalamak.. hiç birşey ayağına gelmez kendiliğinden..
sadece bir işaret gönderir ve bekler onun için uğraşmanı.. gördüğün anda hissedersin.. evet ben onu tanıyorum oysa hiç tanışmamıştık..
böyle başlar savaşın.. sana öyle bir enerji verirki, kelimelere dökemezsin. döksende saçma gelir, neden tanımadığın insanlar hayatının neşesidir ki? evet onlara göre saçmasındır.. ama sen bilirsin.. olmalılar hayatında..neden, bilmezsin ama hissedersin.. ve başlarsın savaşmaya, hayatına sokmak için o insanları...
onlarında beklediği belkide sensindir...ama bilmezler, belkide bilirler ama adlandıramazlar.. sadece karşılıklı akar enerjileriniz birbirine...
karşılaşmaların anlamları olmalı.. hayatına giren herkesin, bir girme sebebi olmalı..
iyisi kalır, kötüsü kalır ama vardır bir sebebi.. evren acaip bir şekilde işler.. sen anlamadan o tüm görevlerini yerine getirir.. bazen kötü sonuçlar olur, o an anlamazsın, isyan edersin ama gün gelince böyle olması gerekiyormuş dersin.. herşey akışına uygun şekilde ilerliyor.. boş boş oturup nasılsa olacakla da olmuyor.. sen çabalıyorsun, evrende uygun bir şekilde işliyor.. hayat hep olması gerektiği gibi oluyor.. bugün sana acı gelen, yarın tatlılaşıyor...
insan içini ferah tuttuğu ve güçlü durduğu zaman herşey olması gerektiği gibi gidiyor...
birşeyi istiyorsan, savaşacaksın ve gerçekten isteyeceksin. inanacaksın ona, ondan kaçmayacaksın. gerçekten isteyeceksin...
birbirlerini arayan insanlar var, kimi aradıklarını bilmeden arıyorlar birbirlerini ve yollar er ya da geç kesişiyor. buna kimse engel olamıyor.. hayatında olması gerekenler, hayatında oluyor.
herkes bir gün aradıklarına kavuşacak...
yollar uzun ama yollar güzel...
işaretler gözünün önünde, görmesini bilene...

15 Ekim 2010 Cuma

Gün erken başladı karanlık bir biçimde... Kabusun en buhranlı kısmında, yenilen tekme ile... Hem uykuda, hem de gerçekte...

13 Ekim 2010 Çarşamba

-yım, -yim...

Bilinmezliğin kayıtsızlığı içinde oturmaktayım.. Bazen düşünür, bazen düşünmem gibilerdeyim. Ama gibiler ne demek onu bilmiyorum.
Evet bunu konuyu düşünmeliyim. Sıkça düşünmelerdeyim. Sonuçsuz düşünmeler..
Düşünmekten keyif alanlardanım ayrıca.. Düşünürken dinlenmeler.. İnsan düşünürken nasıl dinlenir onu da bilmiyorum. Oysa yorar benim bildiğim düşünmeler...
Bazen de düşünmemelerdeyim. Düşünüyorsun da ne oluyor diyenlerdenim; Kendi kendime. kendi çapımda... Kendi çapımda, kendimce takılmalardayım.. Ben bu aralar çok -yım' mım... Enteresan oldu bu da.
İyiyim bu aralar evet iyiyim. Anlamsız iyilikler var üstümde.. Mükemmel durumlarda olunmasada çok iyi hissetmelerdeyim...
Belkide etrafımdaki güzel enerjilerin iyiliğindeyim... Güzel insanların.. Evet, onların iyiliği üstümde..
Çok garip hikayeler içindeyim, anlatsam anlamazlar, zaten çok da iyi anlatabileceğime inanmıyorum. Anlatsam, anlamasalar kaç yazar ki diye düşünmelerdeyim ek olarakta...
Ben mi?
Ben çok iyiyim.
Neden mi?
Bilmek istemeyenlerdenim...

8 Ekim 2010 Cuma

engellerimi kaldıramıyorum! kendimi, engellemeleri durduramıyorum. ben kendime neler ediyorum!
kalkanlarım paslanmaz ve çelikten.çok kuvvetliler.ama neden?
neden böyleyim ben?!
kızıyorum kendime,kızıyorum kendimce..
içimde tekmeleşiyorlar.acıyor bedenim, gevşek ruhum.
birleşiminde katılaşıyor...

6 Ekim 2010 Çarşamba

bence

kendimi onlara adadım. onlar için bir şeyler yapmaya.. birilerine iyi gelmeye...
böyle büyüyordu kalbim, iyileşiyordu.. açık yaralarını kapıyordu bir bir.. birilerine iyi geldikçe, bende süperleşiyordum... hüzünlü yüzümde gülücükler açıyordu, baharda yeşeren çicekler gibi.
bahar oluyordum... özgürleşiyordum.
özgürlük sevmekti birilerini bence, sevmek bir şeyler beklemeden sevmek...
kaybettiğin güzelliklere kavuşmak. sevmek herşeydi bu kahrolacısa hayatta... hayat sana darbelerini vurdukça severek kalkanlarına sahip oluyordun..
tabi bence..ya sence?
kayıpları sevgilerle telafi etmek...konuşmadan önce sevmeyi öğrenmek...
o kadar garipki herşey, hayat, yaşanılanlar, olan bitenler.. hiç ummadığım anda, ummadığın durumlar... hayat nasıl ilerler? nerelere götürür bizleri? neler yaşatır acımadan? yada acıdığı için mi bizleri arada bir düşürür, çıkmamız için karanlıktan.. ya da.. bilemedim...bilmek istemekteyim... Tanrı yardımcımız olsun...
Tanrı yüreklerimize sevgiyi doldursun.

5 Ekim 2010 Salı

kral çıplak

şişştt dinleyin dostlarım, sessizliği dinleyin.. o sessizliğin içindeki fırtınanın gelişine bakın. kulaklarınızı kabartın ve zora odaklanın...
kral seslice ilerledi, dediki biri; ee kral çıplak! dedim ki bende; replik çalma. bu bir masal. kral da dediki; attım kıyafetleri, bedenimdeki tek fazlalık taçtır kafamdaki..
ee dedim çıplaksın yani. kral da dedi; çıplağım, yani?
yaşasın dedim, ardından özgürlük dedim. ne dedim, bende anlamadım.
evet rüyadaydım.
kendime bir çimdik attım.
evet evet rüyadaydım.
bir çimdik daha, anlamadım...
işte o an bir şimşek çaktı gözlerimde,o an gördüm o sessizlikte; gerçekle masalı ayırdedemeyecek boyuttayım.
az ileriye baktım; prensesin biri oturuyor göl kenarında, kulağında mp 3 neler dinliyor acaba? aha dedim bu kesin bizim çıplak kralın kızı. görsün babasının rezilliğini.
aldım başımı; gittim yanına, sen dedim,ben dedi. ne yapıyorsun dedim, ne yapıyor gibiyim dedi?
baktım anlamadım. msn de olsaydık, dumur surat yapardım dedim. baktı gözlerinde o manasız bakışla,heh dedi, çevirdi kafasını göle...
başladı vırak vırak vırak' lamaya...
anam dedim, ben nerdeyim.
lovesong ne güzel parça dedi...sence çıkacak mı?
ne çıkacak mı dedim?! hala anlamaya çalışmaktayım. anlamaya çalıştıkça daha da anlamamaktayım.
kim?
kim olacak kurbağa prens dedi..
hoppala yine mi döndük masala..
ne masalı dedi..
dedim kızım biz masaldayız. bak kral baban çıplak,sende ararsın prens kurbağa...
masal mı?ben masal mıyım dedi hüzünlü gözlerle.
o anda gölün içinden birşey fırlayı verdi...
işte burdayım.
hehh dedim bir sen eksiktin,geldin yaşasın bugün bayram,erken mi kalktık çocuklar?
baktılar bana bön bön,ben de göldeki yansımama baktım yan yan...evet çok normalim. problem onlarda.kesin onlarda...masal olan onlar,ben gerçeğim...
döndüm,hadi öp bakalım dedim.
olmaz utanırım dedi..
ee onu bekledin durdun...
sen öpsene dedi?
hönkk oldum. yok yok size iyi günler bu masallar beni bozar...

püf.

canım yazmak istiyor amma aklıma hiç birşey gelmiyor. kelimeler tıkanmış, diş ağrım tavan yapmış...
yapılıcak en iyi şey, uyumakmış...

4 Ekim 2010 Pazartesi

"Eski ve eksi" sin gözlerimde...

*ve eksik' sin...

*N.B.