Hakkımda

Fotoğrafım
Gülüyorum,ağlamamak için; aslında ağlamayıda beceremezdim. Gülmeyi de beceremiyorum ya,sadece kafamın içinde gülebiliyorum, oradada kahkahalarım gözyaşlarımdan bile daha acı...

9 Nisan 2012 Pazartesi

hüzünlerim.

bu gece biraz hüzünlüyüm; kulağımda da hüzünlü bir parça.. yine birşey daha koptu bağırımdan.. bu yüzdendir yalnızlığım, bağlanmayı sevmeyişimden.. ve maalesef hep bağlandığımdandır hüzünlerim..
yalnızlığın neresi güzel bilmiyorum, katı olmanın neresi doğru onuda bilmiyorum. bildiğim şey; güçlü olmam gerektiği.. bir şeyler kopup gittiğinde, dimdik durmak gerektiği..
çünkü herkes gider, herşey biter. ne aynı kalmış ki şu koca dünyada..
bazen, hayaller kurduğum o anlar, isterim ki; herşey aynı kalsın, alışkanlıklarımız bozulmasın, gitmesin sevdiklerimiz. ama hayaldi, gerçek oldu diye birşey yok gibi görünüyor.. ya da benim hayallerim pek bir uçuyor.
bazen uçabileceğime inanıyorum, bazen sihirli güçlerim olduğunada inanıyorum. işte o noktada kendimi tokatlamam gerekiyor.
çok sık kendimi tokatlamak istediğim anlar oluyor.dur be kızım, nereye uçuyorsun. kafan uçmuş bence senin. evet, uçan tek şey kafam!
bugün, yorgun değilim.. o yüzden de hüzünlüyüm. yorgunluk düşünceleri öldürür. benim az düşünmem; çok yorulmam gerek...
hayatım sözlerden ibaret gitmekte; insanoğlunun en büyük marifetidir unutmak.. bunuda unutacağım ve sonra unutmam gerekecek başka birşey daha olacak, onu da unutacağım bu böyle akıp gidecek. ta ki, gözlerimi yumama kadar.
insanız işte, günahkarız, benciliz, hemen herşeye uyum sağlarız..

1 Nisan 2012 Pazar

hallerim

ben şimdi kapıdan çıkıyorum. tabi öncesinde kilitli olan kapıyı anahtarla açıyorum. zaten başka neyle açılır ki? otellerdeki gibi kart sistemi yok. yaptırmak isterdim ama yaptırmak için, önce evin bana ait olması gerek ki değsin kartlı kilit sistemine. gel gör ki ev sahibi olmakta istemiyorum. öyle bir yere bağlı kalma isteğim yok çünkü.. diyebilirsin ki; ee bağlanma, evin olsun kiraya verirsin. yok öyle şeylerde düşünmüyorum. olursa bağlanırım, yapışıp kalırım çünkü. bağlanmak istemiyorum. aslında istediğim zamanlar oluyor ama olmamasınıda istiyorum. akıp gitmek istiyorum. arada bağlanıyorum bir şeylere ama genelinde bağlanmamaktan yanayım. bağlanınca zayıflıyor ruh. ki bence ruh her daim katı olmalı, güçlü durmalı. belli durumlar dışında. hep katı hep katıda bir yere kadar. ama katı olmak iyidir, candır. arada bir sıvı, buhar hallerimde olmuyor değil yani. olsun tabi insanın nihayetinde. ama diyorum ve diyeceğim katı iyidir.
neyse ben çıktım şimdi evden, otomatiğe bastım ve apartmandan kapı dışı oldum. yürüyorum, genelde yürümek gerek bir yerlere gitmek için. tamam aracada binersinde ama o araca kadar olan kısımdada yürümen gerekiyor. hep bir eylem, bir eylem durumları. durduğun yerde, durdun mu, sıçtın demek. sen yürü, durma. hatta bence koş. çok koşma, zorlamada. kalbin fazla atar, kalp krizi geçiriyorum falan sanabilirsin o zaman. hele bir de sigara içiyorsan, yanmışsın sen arkadaş. zaten biz insanoğlu yanmaya gelmişiz ya dünyaya.. öte tarafa.. ulan yanmak için yaşıyoruz. insan demek günah demek. günahkarız ki hepimiz.
neyse ben yürümeye devam etmekteyim. elimdede ses kayıt cihazı; düşünüyorum ve kaydediyorum. birşey amaçlı değil, unutmamak için düşündüklerimi.
kasetler birikti, çok düşünüyorum. en çokta sesli düşünmeyi seviyorum. ve kayıt altında olunca huzura varıyorum. bugün ki çıkışımın bir amacı var tabi. kimilerine göre amaçsız gibi görünebilir bi tabi. ama bu benim amacım, ben edindim onu. senin amacın değilse banane! benim amacım bana, senin amacın sana güzel.
yürümeye devam, amacıma ulaşmak için yürümem gerekiyor. ne kadar gereksiz gibi görünüyor. aslında bir gereğinin olmasıda gerekmiyor. boş gün aktiviteside diyebiliriz kısaca.
şimdi sırada bir av kestirmek var göze. parkta bir banka oturdum, zaten iki banka birden oturmam imkansız. manasız oldu. oturdum banka gelen gidene bakıyorum. ciddi ciddi izliyorum. bir kaç kişi sapıkmışım gibi baktı. baksın banane. sapığım belki.. kime göre sapık?! bana göre bu bir amaç sadece.
kırmızı kukuletalı bir kız geçiyor önümden. ilgimi çekiyor ama o değil. görünce işte bu! diyeceğim cinsten birşey arıyorum. zaten ben her zaman işte bu diyebileceğim şeyler aramaktayım.
ahanda buldim oni.. gidiyor ve ben banktan kalkıyorum.. kısa ama çok kısa değil, dağınık ve hafif yağlı saçları var.. gözleri, net göremedim ama küçükler hafif çekik. yorgun gözüküyor altlar az biraz torba. yürüyor, bende yürüyorum. beraber değil ama o önde ben arkada..
teni açıkımsı.. kelimeleri bozuyorum ama kendimce şekiller vermeyi seviyorum. özü belli, benle değişmeyecek ki.. önlü arkalı yürümelerdeyiz. zamanı durdurup karşısına geçip, çılgınca incelemek istiyorum ama maalesef öyle güçlere sahip bulunmamaktayım. yürüyor, sırtında çantası, elleri iki yanda, salına salına gidiyor. kulağında kulaklık var, arada cebinden mp3 ünü çıkartıyor, bir şeyler yapıp, tekrar montunun cebine koyuyor. ya şarkı atlıyor, ya da benim gibi ruh hastası, başa sarıp aynı şarkıyı zilyar kez dinliyor. arada takılırım ben öyle. çoğu zaman hatta.
yürüyor acaba nereye gidiyor. benim nereye gittiğim belli, onun gittiği yere ama onun nereye gittiği belli değil. onca belli, bence değil. biz gidiyoruz işte ama o daha biz olduğumuzu bilmiyor. ona göre o, o.
telefonu çaldı, baktı az biraz durdu ve açtı. sanki o aramayı bekliyormuş gibi görünmemek istedi. zaten görünmeyecekti. görüntülü arama değil. nerden biliyorum, biliyorum işte sorgulama. ben seni sorgulamıyorsam, sen de beni sorgulama. takibimi hissetmesini isterdim ama ölme eşşeğim ölme.
konuşuyor, ne konuşuyor duymak isterdim. o an şekil değiştirip bir sinek olup çantasına konmak istedim. ne dediğini, sesini dumak için. gel gör ki öyle güçlerimde yok. kapattı ve cebine koydu telini, yürümeye devam ediyor, bende.
biz, yürüyoruz. biran arkasını döndü, ben de döndüm. refleks bir de anlamasın istedim. hoş nereden anlayacak ki, beni daha önce hiç görmedi.
cebinden sigara çıkardı, yaktı ve içine çekti. ve üfledi. yürümesi hızlandı. sağ kolundaki saatine baktı. o an bende baktım. 14: 45
hızlandı, bende hızlandım. ışıklara geldi. şansa kırmızı yanıyor. yanına geçtim ve baktım suratına. bıyıkları var, sevmem ama allahtan sakalı yok. yakışmış ona. ama bıyıksız tercihim. sağına döndü, bende soluma. yüz yüze geldik. hafif çekik gözleriyle bir inceledi beni. saniyelik bir şekilde bende. yeşil yandı ve yanyana karşıya geçtik. ilk yan yana yürüyüşümüz. ve son.
karşıya geçti sağa doğru yürümeye başladı. bende sola.
bu kadar.
artık eve gidebilirim.