GENZİDİ;
bugün düşündüm,düşündüm bir sonuca vardım. tanrının 5 emri var. 1. her canlı kazık yiyecek,
2. her canlı boynuz yiyecek, 3. her canlı tekmeyi yiyecek, 4. her canlı terkedilecek,
5. her canlı ölümü tadacak. (bi tane daha var ama yazmıcam onu=) bunlar tanrının emri.
PELOUT;
Digerinide merak ettim,msj at bari..,benimde sana bi haberim var ozaman...4 ünü yasadik...
sonuncudayiz :s ama tadma kelimesi, bir farklilik tabi :)
GENZİDİ;
çok ani oldu,sen söleyince.4'ünü yaşayana 5. cennet gibi gelir=)
PELOUT;
Bazen bilmemek en iyisi :) ama diim sana, daha tekerrurler var...bidaha bidaha yasiycaz..
Ay cok pesimistim...bizim sonuncuya ulasmamiz hayal :)
GENZİDİ;
tekerrurler sakıza mı döndü ne?! çiğnemektende zevk alanlardan mıyız acaba? hayal değil,
o son!=)
PELOUT;
Ben alistim ve kudurmustan beterim ahayyt...gelsin hayat,bildigi gibi :)
GENZİDİ;
uauhauahauha.ben kötü alışkanlıklardan kurtulmam gerektiğine inananlardanım.
ama hayat gelsin bildiği gibi,bende gideğim bildiğim gibi...=)
PELOUT;
:) gidegim..kotu aliskanliklar didin,cigerimi yidin :) kanima isleemis onlarda.. (:
GENZİDİ;
uyyyy ciğerini yemek istememiştim. kalpler yenmiş bi de ciğerin ruhuna el fatiha olmasın=)
PELOUT;
Ozaman sole bi sozle noktasini koyarim durumun...artk bende bu kisima terfi etmis olmaktayim:
kalp beyinsiz, beyin kalpsiz....tabi ciger bes para etmez..
GENZİDİ;
o zaman bende son noktayı sago ve kolo ile koymak istiyorum; terki diyar eylesem olmaz,kalsam
herşey sabrımı zorlar.ne yapacağımı bilemediğim.hadi diyelim her şeyden caysam,varlık benden
caymaz. ne yapsam bilemedim.(aralarda haspam var,alay... durumuna girmek istemedim sana karşı, ondan yazmadım=)
ve .
25 Ağustos 2010 Çarşamba
5 emir
1. her canlı kazık yiyecek,
2. her canlı boynuz yiyecek,
3. her canlı tekmeyi yiyecek,
4. her canlı terkedilecek,
5. her canlı ölümü tadacak.
p.s (aslında 6. da var; o da her canlı boku yiyecek!!!)
neyine kızım senin yeniden aşık olmak? ya da aşık olduğunu san-mak! sanmak bile yakışmıyordu artık sana. sadece yaşaman gerekiyordu öylesine,böylesine.
belkide sıkılmıştı sakinlikten, yine eziyetler istiyordu; o küçücük, kırılgan yüreğinde, fırtınalar istiyordu. evet evet kesin canı çok sıkılmıştı, ağlamak istiyordu. duygularını görmek istiyordu. belki de inanmak istiyordu o ruh, yeniden aşık olabileceğine.
o kadar sarıldın sevgilere, yetmedi değil mi? aşka aşıksın sen, tek derdin bu! doyuramadılar seni. aradın yine aşkı. töbe etmiştin, her daim ederiz değil mi?
ama bilirim kaçarsın, istersin ama kaçarsın. kaçmayı seversin. sen kendine aşkı hiç yakıştıramazsın. hani bu şey gibi; çok imrendiğin, o topuklularla gezip, saçları başları her zaman yapılı ve makyajlı, kısaca bakımlı olan kadınlar var ya, çok hoşuna gider imrenirsin ama içinden gelmez onlar gibi olamazsın. sadece ne güzel diye bakarsın. kendine yakıştıramazsın. aslında bilirsin becersen çok güzel olacaksın. ama yapamazsın. işte aynı bunun gibi. sen aşık olursun ve kaçarsın. kaçmadığın zamanları düşünürsün, kaçmadığına bin pişman olduğun zamanları. o acı çekişleri, özlemleri, hüzünleri, bitişleri, gidişleri. yok yok sen beceremiyorsun bu işi. hem yakışmıyor sana da. güçlü durmak, zayıf olmamak bu sana daha çok yakışıyor. çünkü sen aşkı beceremiyorsun, yeteneksizsin bu konuda bee kızım. sen bunun için doğmamışsın.
yeniden aşık olmalıyım ama hayır acı çekerek ölmemeliyim.
bu aşk ahmakça!
belkide sıkılmıştı sakinlikten, yine eziyetler istiyordu; o küçücük, kırılgan yüreğinde, fırtınalar istiyordu. evet evet kesin canı çok sıkılmıştı, ağlamak istiyordu. duygularını görmek istiyordu. belki de inanmak istiyordu o ruh, yeniden aşık olabileceğine.
o kadar sarıldın sevgilere, yetmedi değil mi? aşka aşıksın sen, tek derdin bu! doyuramadılar seni. aradın yine aşkı. töbe etmiştin, her daim ederiz değil mi?
ama bilirim kaçarsın, istersin ama kaçarsın. kaçmayı seversin. sen kendine aşkı hiç yakıştıramazsın. hani bu şey gibi; çok imrendiğin, o topuklularla gezip, saçları başları her zaman yapılı ve makyajlı, kısaca bakımlı olan kadınlar var ya, çok hoşuna gider imrenirsin ama içinden gelmez onlar gibi olamazsın. sadece ne güzel diye bakarsın. kendine yakıştıramazsın. aslında bilirsin becersen çok güzel olacaksın. ama yapamazsın. işte aynı bunun gibi. sen aşık olursun ve kaçarsın. kaçmadığın zamanları düşünürsün, kaçmadığına bin pişman olduğun zamanları. o acı çekişleri, özlemleri, hüzünleri, bitişleri, gidişleri. yok yok sen beceremiyorsun bu işi. hem yakışmıyor sana da. güçlü durmak, zayıf olmamak bu sana daha çok yakışıyor. çünkü sen aşkı beceremiyorsun, yeteneksizsin bu konuda bee kızım. sen bunun için doğmamışsın.
yeniden aşık olmalıyım ama hayır acı çekerek ölmemeliyim.
bu aşk ahmakça!
12 Ağustos 2010 Perşembe
ney-leyim.
gökyüzü kadar karanlık,yıldızlar kadar parlaktım. içimde bir ateş vardı,beni yakıp kavuran, bir yandan da donduran. içimde kocaman bir aşk vardı;sahibi bulunamayan.
kulağımda bir ney sesi vardı.her duyduğumda içimi kıpır kıpır yapan.beni çarpıntılara boğan. ilahi bir şeyler çığıran.
arayıp arayıp duruyorum,o bulunamayanı bulmaya çalışıyorum.
seveceksin başka yolu yok diyordu şarkıda.
naklen mutluluk istiyoruz.
naklen huzur istiyoruz.
naklen sevgi istiyoruz.
niye varız diyordu şarkı,ney eşliğinde.
ve ben uçuyordum gökyüzünde.kanatsız ama kuşlar gibi. zinciler eşliğinde bedenim ve özgür ruhumla uçuyorum semalara. arıyorum,o da arıyor.
buluşacağız.
bildim.
kulağımda bir ney sesi vardı.her duyduğumda içimi kıpır kıpır yapan.beni çarpıntılara boğan. ilahi bir şeyler çığıran.
arayıp arayıp duruyorum,o bulunamayanı bulmaya çalışıyorum.
seveceksin başka yolu yok diyordu şarkıda.
naklen mutluluk istiyoruz.
naklen huzur istiyoruz.
naklen sevgi istiyoruz.
niye varız diyordu şarkı,ney eşliğinde.
ve ben uçuyordum gökyüzünde.kanatsız ama kuşlar gibi. zinciler eşliğinde bedenim ve özgür ruhumla uçuyorum semalara. arıyorum,o da arıyor.
buluşacağız.
bildim.
9 Ağustos 2010 Pazartesi
kalp ağrısı
bazen karanlığa çekiyorum kendimi,en dibe. büyütüyorum orada herşeyi. acıyor, kendi kendimi acıtıyorum. sonra birden şaha kalkıyor içimdeki tüm enerji ve çıkıyorum o battığım derin çukurdan. bunu ben kendi kendime yapıyorum. suçlamam kimseyi, ödüllendirmemde içimde. beynime hükmedebildiğim zamanlar,herşeyin çaresi olduğunu gördüğüm zamanlar güzel zamanlar. şuan zaman güzel gözükmesede, güzele az kaldı. hissediyorum...kendi kendime büyüttüğüm o karanlıktaki canavarların,oyuncak ayıma dönüşmesine ramak kaldı... görüyorum, aydınlanıyor çevresi...
1 Ağustos 2010 Pazar
öylesine.
yazmak için iyi bir şeylere ihtiyacım var.belki güzel bir müziğe,belkide güzel duygulara. sevgiye, özleme..içimde olan herşey elimde.peki neden kelimelerde tıkanma var?belkide ortada olduğumdan. ne iyi,ne kötü, sadece orta. tıkanıklığın sebebi bu mudur yoksa?
zor zamanlar,zor anlar.her daim onlar.ama buydu beni ayakta tutan.bana güç veren,beni yaşatan.
neden ben?neden sen?neden biz? neden hep bize yapışan acılar?
özledim,babaannemi özledim.küçükken onla gittiğim çay saatlerini özledim.o ve arkadaşlarını, the muppet show u özledim. çocukluğumu özledim.bir daha sahip olamayacağım o günleri özledim. dünyanın pisliğini göremediğim günleri özledim. gerçek tebessüm ettiğim günleri.. beni hiç üzmeyen o kadını özledim...
içimdeki sevgiyi çılgınca,korkmadan verebildiğim günleri özledim. artık korkar olduk sevmeye. sevipte,hırpalanmaya korkar olduk. sevgimin yerlerde sürünmesini görmeye korkar oldum. inanmayı özledim.insanlara safça inanmayı özledim.
büyümenin bu kadar zor olduğunu görmek,insanın en acı verici günü. dünyanın son günü. büyüdükçe çirkinleştiğini görmek herşeyin, ölümlerin en kötüsü.
bu yüzden tutuyorum kendimi.bedenim büyüsede,ruhum direniyor büyümeye. sırf olmamak için kötü. hala salıncakta sallanıyor bu beden,hala küçüklerle ebelemece oynuyor büyüklerin arasında.onların alaycı bakışlarının arasından koşturarak geçiyor bedenim çocuk ruhuyla. ebelemece oynuyor.kaydıraktan kayıyor,dönme dolaba biniyor. benim ruhum büyümek istemiyor. kalbim saf kalmak istiyor,saflar köyü kurmak ve orda tüm çocuk ruhlarla yaşamak istiyor. kirlenmiş bir beden olsada,kirlenmiş ruh istemiyor. insan ruhuyla yaşıyor. güzel ruhları çalan o,kötü hırsızlardan uzak durmak istiyor,onların ellerine düşmemek.
o kadar çok şey istiyor ki bu ruh,bazen arsızlaşacağından korkuyorum. olsun ama yine de direniyorum.herkes gibi olmamak için.herşeye rağmen sevmeye devam ediyorum. ve sevince çok birilerini,taşta olsalar yumuşuyorlar.bunları görmek,bunları hissetmek, yine de yaşamaya değer kılıyor bu dünyayı.yozlaşmış bu hayatı.
sevmek sadece sevmek ve sevdiğine sevgini göstermek. yaşamanın gayesi.
zor zamanlar,zor anlar.her daim onlar.ama buydu beni ayakta tutan.bana güç veren,beni yaşatan.
neden ben?neden sen?neden biz? neden hep bize yapışan acılar?
özledim,babaannemi özledim.küçükken onla gittiğim çay saatlerini özledim.o ve arkadaşlarını, the muppet show u özledim. çocukluğumu özledim.bir daha sahip olamayacağım o günleri özledim. dünyanın pisliğini göremediğim günleri özledim. gerçek tebessüm ettiğim günleri.. beni hiç üzmeyen o kadını özledim...
içimdeki sevgiyi çılgınca,korkmadan verebildiğim günleri özledim. artık korkar olduk sevmeye. sevipte,hırpalanmaya korkar olduk. sevgimin yerlerde sürünmesini görmeye korkar oldum. inanmayı özledim.insanlara safça inanmayı özledim.
büyümenin bu kadar zor olduğunu görmek,insanın en acı verici günü. dünyanın son günü. büyüdükçe çirkinleştiğini görmek herşeyin, ölümlerin en kötüsü.
bu yüzden tutuyorum kendimi.bedenim büyüsede,ruhum direniyor büyümeye. sırf olmamak için kötü. hala salıncakta sallanıyor bu beden,hala küçüklerle ebelemece oynuyor büyüklerin arasında.onların alaycı bakışlarının arasından koşturarak geçiyor bedenim çocuk ruhuyla. ebelemece oynuyor.kaydıraktan kayıyor,dönme dolaba biniyor. benim ruhum büyümek istemiyor. kalbim saf kalmak istiyor,saflar köyü kurmak ve orda tüm çocuk ruhlarla yaşamak istiyor. kirlenmiş bir beden olsada,kirlenmiş ruh istemiyor. insan ruhuyla yaşıyor. güzel ruhları çalan o,kötü hırsızlardan uzak durmak istiyor,onların ellerine düşmemek.
o kadar çok şey istiyor ki bu ruh,bazen arsızlaşacağından korkuyorum. olsun ama yine de direniyorum.herkes gibi olmamak için.herşeye rağmen sevmeye devam ediyorum. ve sevince çok birilerini,taşta olsalar yumuşuyorlar.bunları görmek,bunları hissetmek, yine de yaşamaya değer kılıyor bu dünyayı.yozlaşmış bu hayatı.
sevmek sadece sevmek ve sevdiğine sevgini göstermek. yaşamanın gayesi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)