melis kendine bir arkadaşta bulmuştu.. çok yakınlaşmışlardı.. bütün gün yan yana oturuyor ve tek kelime etmiyorlardı..sadece bir birlerine dayanıyorlardı. birbirlerini hissetmek yeterliydi.. öyle bir bağ kurulmuştu ki aralarında,kelimelere gerek yoktu.bazen bakışmalarına da.. tensel temas yeterliydi.. doktorlar bu yakınlaşmanın sağlıklı olmadığını düşünüyorlardı.. ne yoksa eşcinsel eğilim miydi bu?
neden yüreklerin birbirlerine ihtiyacı olduğu anlaşılmıyor..neden her dokunuş cinselliğe kayıyor beyinlerde? fikir zikir miydi yoksa... ama bunlarıda içinden düşündü,dışarıya ses çıkmadı. susmayı seviyordu...
aysim,şu an onu anlayan tek insandı..söylenenlere aldırmadan dostluklarına devam ediyorlardı.. az da olsa aralarında konuşmaya başlamışlardı... evet uzun cümleler kurmuyorlardı ama konuşuyorlardı.. tek birbirleriyle konuşuyorlardı..
-sıkıldım,sıkıldın mı?
ben hep sıkılıyorum aysim.
-ben de..
kısa ve öz..
bahçede oturup sessizce baktılar bir noktaya...
sonra kalktılar aynı anda,ilerlediler ağaçların altına doğru..el ele.. ve çınar ağacının altına uzanıp, sadece gökyüzüne seyre daldılar. topraktan,doğadan gelen huzurla saatlerce gökyüzünü izlediler. yan yana,omuz omuza..en iyi terapiydi..
ama rapor kesindi;iyice tırlatmışlardı.huzur ve sakinlik arayışı kesin deli damgasının yapışmasına sebepti.olsun umurlarında değildi.onlarda toprağa bıraktılar negatif olan herşeyi. tüm kötü geçmişlerini.
melisin kulağında nağmeler vardı.mercan dede gülname çalıyordu beyninin içinde. öldümde cennette miyim diye düşünürken aysim' den kelimeler döküldü:
-sen de duyuyor musun?
duyuyorum,gülname.
-bende!öldük mü?
yaşıyoruz.
aralarındaki telepati imkansız ötesiydi.ama hayat ve mucizeleri.arada bulduğun sen'ler. işaretler.
onları takip edebilme..toprak,doğa ana onlara mucizelerini vermişti.
bugun güzel bir gündü.melis tek başına bir mutluluk yaşamıyordu.yeniden doğuş gibiydi...
21 Şubat 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder